Ensar Rose (Sultan Pasha Attars)

Debussy

TürkParfüm Üyesi
Yeni forumdaki ilk parfüm yorumu benden olsun madem :). Birkaç parfümseverle açtığımız blog'ta da yayınladığım yazıyı ekliyorum. (http://meseyosunu.com/sultan-pasha-attars-ensar-rose/)

Türk kökenine ve Osmanlı İmparatorluğu armasını kullanmasına karşın Türkiye’de neredeyse hiç bilinmeyen bir markanın kokuları bulunuyor elimde bir süredir: Sultan Pasha Attars. Fazla bilinmemesinden ötürü direkt inceleyeceğim kokuya girmekten ziyade farklı bir girizgahı yapmayı yeğliyorum.

Sultan Pasha, Basenote‘da kişisel bir uğraş olarak doğup Kafkaesqueblog, Fragrantica ve Luca Turin gibi önemli isimlerin yaptığı incelemeler ile zamanla tanınan ve kişisel basit bir uğraşın ötesine geçen Londra menşei bir marka. Yine de dünyada bilinirlik bağlamında belli bir eşiği aşmasının çok zor olduğunu ve küçük bir topluluğa hitap ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim: Sultan Paşa’nın kokuları %90 – 100 aralığında doğallığa sahip, seyreltilmemiş (alkol içermeyen) yağlardan meydana gelmekte. Akışkanlığın neredeyse olmadığı katı formuna yakın bu ürünleri paylaşması hatta deneyimlemesi dahi zor.

Sultan-Pasha-300x169.jpg

Sultan Paşa Attarları ve Deneme Seti
Sultan Pasha’nın kurucusu hala daha kokuları tek başına hazırlıyor, paketliyor, siparişler ile kendi ilgileniyor. İlk anda amatörce algılanabilecek şahsilik ve dar pazar alanı tam bir özgürlük sağlıyor aslında: Markalaşan parfüm üreticilerinin yıllar önce kaybettiği esnekliği ve sınırsızlığı yakalama şansı bulunuyor özünde. Yükselen talebi karşılayamama durumunun olmadığı veya ticari kaygıların minimalize edildiği bu alanda yeterli bütçeyle maksimum kaliteye erişmek daha bir mümkün görünüyor.

Sultan malzeme kalitesine inanılmaz önem veriyor. Günümüzde doğalını korkunç fiyatlara bulabileceğiniz floral abzolüler (absolute), öz yağlar, reçineler (resinoid), hayvansallar Sultan’da yüksek kaliteli olarak çekinilmeden kullanılıyor, seyretilip sulandırılmıyor ve küçük çaplı bir girişim olduğundan ötürü içerik toplu bir biçimde tedarik edilemiyor bunlar da kaçınılmaz olarak fiyatlara yansıyor: 1 milimi 35 pound ila 150 pound arasında değişen fiyatlar söz konusu, fiyatlandırma kullanılan materyal kalitesine göre belirlenmiş ki bu güzel bir özellik, sentetiklik içerenler veya fiyatı pek de pahalı olmayan ham maddelerden oluşan kokulara nispeten daha uygun fiyat biçiliyor. Peki bu yüksek fiyatları hak ediyor mu ? Buna sonda değinmek istesem de şimdi değinemeden geçemeyeceğim; bu derecede yüksek kalite doğal materyal kullanımının (ki genelde en pahalı olan baz notalar da çekinilmeden kullanılmış) bu fiyatları doğurması gayet olağan.

Piyasadaki ham madde fiyatlarını aşağı yukarı biliyor oluşumun da bu düşüncede etkisi var, son yıllarda parfüm dünyasında birçok absürt fiyatta niş parfüm ortaya çıktı, özellikle niş parfüm dünyası özgünlüğünü kaybetmeye başlamasının yanı sıra saçma sapan fiyatlandırma politikası güdülüyor son yıllarda, daha da acısı artan fiyat etkisini ham madde ile açıklamaya kalktıkları görünüyor ama parfümlerin büyük oranda seyreltildiği ve çoğu maddenin doğal olarak kullanılmadığı, orta kalite sentetikle üretildikleri açık (Roja Dove gibi lüks markalar da buna dahil), genelde bu ham madde kalitesi – fiyat ilişkisi argümanı seyreltilmiş ve yoğun sentetik kullanmış markalar için geçersizdir, müşteriyi kandırmaya yönelik bir hareket hatta.

Fakat çok yüksek kalite ve doğal yağları temin etmek istiyorsanız çok ciddi paraları da gözden çıkarmanız gerekiyor, alkol veya herhangi bir şey ile seyreltilmediği için Sultan’ın fiyatlandırması piyasa şartlarında normal görünüyor, ki fiyatlandırmasını da dediğim gibi kullandığı malzemeye göre yapıyor. En basitinden doğal çiçek abzolülerinin milim fiyatlarının yüzlerce lira olduğunu bilince ve bunların sulandırılmadan içeriğe dahil edildiğini hesap edince fiyatlarda anormal bir durum olmadığı görünüyor. Ki milimi yüzlerce dolar olan doğal yıllanmış ödleri bile dahil edebiliyor. Yine de beklentiler ve algılar kişisel olacağından ötürü çoğu kişi fazla pahalı bulursa yadırgamam hatta çok olağan bir durum olur; kalite çıtasının çok çok yükseklerde olması ve doğallık gibi bir kaygınız yoksa şayet Sultan Paşa’yı çok yüksek fiyatlarından ötürü pas geçebilirsiniz. Bu beklentileriniz ile alakalı bir durum tamamen fakat piyasa şartlarında anormal herhangi bir durum yok fiyatlandırmada.

Not: Doğal ürünlerin kullanılmasından ötürü Sultan Pasha’da kaçınılmaz olarak batch farklılıkları yaşanmakta, yani her gelen partisyonada koku farklılıkları göze çarpabilir. Kokular genel hatlarıyla aynı olabilse de nüanslarda farklılık olması olası. Birkaç Sultan’da bunu gözlemledim.

Sultan-Pasha-Attarlar%C4%B1-300x169.jpg

Sultan Pasha Attarları​

Sultan Pasha attardan incelemek istediğim ilk koku Ensar Rose. Ensar Rose, Sultan’ın en pahalı çalışmalarından biri ve tamamen doğal olduğu belirtilmiş. Kullanmadan önce klasik öd-gül kombosu görünümünden dolayı beklentimi nispeten düşük tuttuğum bir koku olmuştu; niş ve ana akım parfüm dünyasında dahi defalarca sıkılmadan uygulanmış bu kombinasyon birçokları gibi beni de bezdirmiş durumda, ayrıca birçok denememe rağmen ciddi anlamda beğendiğim bir örnek de olmamıştı.

Fakat şunu da es geçmiyorum, kafamın bir köşesinde duruyor: Gerek öd gerekse gül özütünün kaliteli doğalları çok yüksek meblağlara sahip (kaliteye bağlı olmakla beraber milimi yüzlerce dolar olabilmekte), bu nedenle öd ve gül neredeyse tüm parfüm sektöründe sentetik kullanılmakta ve muhtemel olarak gerçek yapılarından uzaklaşmakta. Ayrıca gül ve öd notasının yüzlerce çeşidi bulunmakta. Bu nedenlerle de Sultan’daki %100 doğal kullanım bende olumlu bir ön yargı oluşturuyor, sıkıldığım öd-gül kombinasyonuna farklı bir anlam katabilme ihtimalini göz önünde bulundurarak kokuyu kapaktan kokluyorum ilk etapta, öd notası kendini belli ediyor kapaktan. Daha sonra ataş yardımı ile tek damlasını tenimle buluşturuyorum.

Çok berrak ve temiz denilebilecek bir açılışa sahip Ensar Rose, yeni açılmış beyaz- yeşil taze bir gülün üstüne düşen çiy tanesini andıran taze ve hafif bir nemli bir havası var; beyaza çalan yeşil rengi oluşuyor zihnimde ilk etapta. Olabildiğince taze, doğal, ferah başlangıç beni oldukça etkiliyor. Doğallık ve kalite en üst safhada.

Bu taze izlenimi yaratan şey gülün yanında çok hafif kullanılmış herhangi bir narenciye de olabilir, ekşimsi olmayan bir limon veya bergamot ihtimali üzerinde duruyorum, varsa ferah, yeşil ve taze bir dokunuşu vermeyi başarmış. Fakat bana kalırsa bu tarz kullanılmış bir nota yok, bir çeşit yanılgı bu bir nevi. Çeşitli doğal çiçek abzolülerini tenime ilk sürdüğüm anda da benzer şekilde taze ve yeşil açılışları vardı, çiçeğin gerçek karakteri belli bir noktadan sonra ortaya çıkıyordu, aynı durum burada da meydana gelmiş görünüyor. Beyaz – yeşil ve taze gülü çok başarılı buluyorum.

Ven%C3%BCs%C3%BCn-Do%C4%9Fu%C5%9Fu-300x235.jpg

Botticelli’nin ünlü “Venüs’ün Doğuşu” tablosunda yer alan gül.​
Çok geçmeden gül yeşil dikenli dalından koparılarak bir nevi üstündekileri atarak tamamen kendisini ve yapraklarını göstermeye başlıyor; gül kokusu daha yoğun ve gövdeli bir hale geliyor. Kırmızı gülün şehvetinden ve yeşil gülün tazeliğinden uzak bembeyaz bir gül kendini iyice gösterip netleşmeye başlıyor. İlk kullandığım anda kullanılan gül çeşidinden bihaberdim fakat buna rağmen zihnimde direkt beyaz bir gül beliriverdi. Kremsi hissiyata yakın, yumuşak ve pürüzsüz bir tatlılık barındıran ama sakinlikten de ödün vermeyen bu gülü kendime yakın buluyorum ilk etapta.

Lüks, temiz, centilmen, cinsiyetsiz, sakin, barışçıl, rafine ve dolgun havası bilindik bazı güllerden farklı. Gül kendi karakteristik yapısını ortaya seriyor bu dakikalarda. Arabik hissiyat olmadığı gibi oldukça modern ve Avrupai bir profilde. Çiçeksi hissiyat son safhada. Taif gülünü andıran taraflar var ama ikisinin belli başlı farklılıkları da var, hatta farklılıklar çok daha fazla. Buradaki gül diğer güllere benzemiyor ! Oldukça etkileyici ve çekici bir tarafı var.

Gül notası, parfümler ve kokular ile yoğun bir şekilde ilgilenmeye başlamadan önce ön yargılı olduğum bir notaydı, fakat zamanla ön yargım kırıldı. “Gül sevmem” diyen insanların bile sevebileceği gül çeşitlerinin olduğunu düşünüyorum, yüzlerce farklı gül cinsi var ve birbirlerinden ciddi anlamda farklı kokuyorlar.

Bu noktada biraz daha netleştirmek için kısacık değineceğim bir durum var: Güllerin kendi arasında yaşanan farklılığı şarap ve üzümler arasında görülen farklılığa benzetebilirim: Kara (kırmızı şarapta kullanılan) – beyaz – pembe üzümlerin ne kadar farklı karakterde olduğunu tadım yaptıysanız bilirsiniz. Her üzüm çeşitli de kendi içerisinde ayrılıyor ve net farklılıklar bulunuyor, örneğin kara üzümde: Merlot, şiraz, cabernet sauvignon, pinot noir, öküzgözü, kalecik karası… Hepsi farklı karakterlere ve lezzetlere sahip. Aynı farklılık güller içinde mevcut; kırmızı, beyaz ve pembe güller olduğu gibi her renk gülün de kendi içerisinden birçok farklı cinsi bulunmakta ve birbirinden farklı koku profilleri görünüşleri var.

Örneğin, hepimizin bildiği Rose Damascene’i (Isparta Gülü) sevmemek gül kokularını sevmeyeceğiniz manasına gelmiyor. Kahve çekirdeklerinin aromasının şartlara göre değişmesi gibi ya da her yerden aldığımız portakalın aynı lezzeti barındırmaması gibi gülün kokusu da çok değişken ve farklı faktörler etkin bunda.

Bu kokuda kullanılan gülün daha sonradan Bulgaristan kökenli çok nadir bulunan White Rose Otto ya da botanik ismiyle Rosa Alba olduğunu öğreniyorum, Taif gülü ve mayıs gülü gibi en sevdiğim güller arasına rahatlıkla alıyorum Rose Alba’yı. En pahalı ve nadide gül türlerinden biri olarak geçiyor Rose Alba. Sultan Pasha’nın basenote’dan aktardığına göre Rose Alba pazarda saf halde bulmak oldukça güçmüş, pazarda beyaz gül diye genel olarak CO2 molekülü satıldığını belirtiyor ancak çok şanslı olduğunu ve direkt doğal Rose Alba yağına sahip birini ulaştığını söylüyor.



Rose-Alba-Otto-300x292.jpg

Rosa Alba Otto​
İnternet’te biraz fiyat incelemesi yapınca doğal ve saf Rose Alba yağının bir miliminin yüzlerce dolar olduğunu görüyorum. Zaten en pahalı yağlardan biri olan gül notasının en pahalı hallerinden biri Rose Alba. CO2 molekülünün kaliteli olanları dahi oldukça pahalı sayılır.

Devamında tatlılaşan kısım sakinleşiyor ve derinden eşlik etmeye başlayan hafif odunsu nüanslar daha da güçlenip beyaz gül ile bir oluyorlar: Kremsi, ferah, tatlı yapı nispeten sıcak bir notanın gelmesiyle koku profili daha dengeli hale geliyor genel anlamda. Odunsuluğu sağlayan nota Rose Alba ile uyumlu bir nota: Yıllanmış Mysore sandal ağacı. İyi düşünülmüş birliktelik çok başarılı bir sonuç ortaya seriyor.



Sultan-Deneme-Seti-169x300.jpg

Sultan Pasha Deneme Seti.​
Kalite üzerine fazla konuşmaya gerek yok. Gülün ve diğer notaların tamamen doğal kullanıldığı çok belli, bir çiçeği burnunuza götürüp kokladığınızda alacağınız kokuyla aynı hisse sahip. Denediğim %100 naturel seyreltilmemiş esanslar ve attarlardaki hissi seviyorum, diğer kokularla kıyaslarsam perdelerin kalktığını hissediyorsunuz. Yoğun yasemin içeren herhangi bir parfümü sıkın, sonra da gerçek bir yasemin koklayın, aradaki belirgin doğallık hissi bu kokuda da yer almakta.

Sentetiğin yer almadığı parfüm günümüz piyasasında neredeyse yok. Tamamen doğal içeriklerle üretilmiş ve hiçbir sentetiğin kullanılmadığı parfümler veya yağlar uzun yıllardır tercih edilmiyor. Sentetik notalarında kendi içerisinde kalite durumu var ve gayet başarılı sonuçlar alınabiliyor ama her notada aynı başarı sentetik olarak yakalanmıyor kimi zaman, doğal ve sentetik kıyaslaması notadan notaya çok fark edebilmekte kısacası. Fakat eski büyük markalar tamamen doğal olmasalar bile ana notaları yüksek kalitede doğal tercih ettikleri gibi bunları kaliteli sentetikle zenginleştiriyorlardı, doğallık oranı çok yüksek olduğu gibi tercih edilen sentetikler de en kaliteli olanlardı. Burada kurulan sentetik ve doğal işbirliği çok güzel sonuçlara gebeyidi. Günümüzde ise sentetik notalar ziyadesiyle ucuza kaçılmak için tercih edilmekte, kalite eşiği düşmüş vaziyette. Doğallık ise çok çok az kullanılmakta eskiye nazaran.

Bu nedenlerle vintage parfümler ve Sultan Pasha gibi bazı indie markalar günümüzde büyük önem arz ediyor. Doğallığın ve kalitenin yavaş yavaş her yerden kaybolduğu bir dönemdeyiz, bu dönemde doğala ulaşabilmek zor ama güzel bir nimet. Belki de bunlar son demlerdir, belki de yeni bir doğallık trendi doğacak parfümlerde de ? Vitrum gibi birçok örnek var son zamanlarda. Kim bilir…

Kaliteli sandal ağacı denildiğinde ilk akla gelen Mysore sandal ağacı karakter itibariyle Rose Alba’ya benzetilebilecek tarafları var, ikisinde de yer alan kremsi ve dingin yapı müthiş bir uyum yaratıyor. Mysore’un güçlendiği noktada da gül kendini göstermeye devam ediyor bir süre. Rose Alba’nın Mysore sandal ağacı birlikteliği ve güzel uyumu takdirimi kazanıyor ve geçiş yaşıyor. Geçişin sonucunda koku çiçeksi gül profilinden daha odunsu bir yapıya kavuşuyor ama gül tamamen etkisini kaybetmiş değil fakat geri plana itiliyor.

Ölçülü ve kibar sandal ağacı Rose Alba’nın kremsi yapısını farklılaştırarak devam ettiriyor, çok hafif tatlılık baki kalıyor ama dolgun, kibar ve sakin bir profilde. Koku bu noktadan sonra daha ruhani ve mistik bir karaktere bürünüyor. Mysore sandal ağacı çok hafif topraksı, odunsu ve kremsi bir yapıda; tatlılık barındırsa da Rose Alba’yla kıyaslarsam tatlılığı çok daha az. Buradaki Mysore daha önce kullandığım doğal Mysore sandal ağacı esansı gibi değil: Yıllanmış Mysore daha kremsi, güzel, mistik ve daha güçlü. Bunun sebebi burada kullanılan Mysore Sandalının yıllanmış olması, 80’ler veya 70’lerden olan bu Mysore ağacı muazzam güncel olanlara göre. Burada mysore’a katkı veren farklı notalar da söz konusu olabilir ama tahminim büyük oranda sandal ağacı tek başına önde. Eğer güncel Mysore kullanılsaydı bu kadar yakışmazdı bana kalırsa. Zaten yenileri dahi pahalı bir nota olan Mysore sandalının eskimiş olanları çok ciddi fiyatlara bulunabiliyor ama kokudaki rolü nedeniyle hak ettiği görülüyor.

Sandalwood-Mysore-403-300x300.jpg

Mysore Sandal Ağacı​
Mysore sandal ağacına öd eşlik etmeye başlıyor yavaştan. En yüksek kalite sandal ve öd mest ediyor. Tekrardan benzer karakterli iki notanın birleşmesine ve geçişine tanık oluyorum. Burada kullanılan öd notası çok doğal ve muazzam bir havası var, kokladığım en güzel ödlerden biri. Kremsi karakter burada da var, kremsi beyaz çikolata etkisinde leziz bir öd, çok akıcı ve pürüzsüz. Gurme bir tadı olduğu elbette söylenmez ama bu kısmı tarif etmek biraz zor, çok rafine ve hiç rahatsızlık vermeyen hafif odunsu tatlılığı koklaması çok hoş. Öd ağacının neden bu kadar değerli olduğunu bir kez daha anlıyorum. Varla yok arası baharatlar da algılıyorum ama çok silik, bunlar ekstra bir notadan ziyade ödün etkisi ve zenginliğinin sonucu. Yumuşacık, akıcı, soft öd kullanımı döngünün son halkası oluyor.

Kokunun her farzında kaliteden ödün verilmemiş ve çok başarılı işlenmiş ama sanırım öd ve sandal ağacının birlikte kullanımı kokunun zirve noktası. Her farzı ayrı başarılı yine de, herkesin favori kısmı farklı kısımlar olacaktır muhakkak.

Öd notası da aynı gülde olduğu gibi çok farklı çeşitlere sahip hatta içeresinde en çok farklılığa sahip olan notalardan biri dahi olabilir. Çok sert zorlayıcı ödler olabildiği gibi çok yumuşak ödler de söz konusu. Burada kokunun genel yapısıyla çok uyumlu yumuşak, kremsi ve hafif tatlı bir dokunuşa sahip bir öd tercih etmiş Sultan Pasha. Rose Alba, Mysore Sandal ve Oud Yunus; üçü de birbirine benzer nüanslara sahip ve birbirleriyle gerçekten uyumlu.

Kokunun ismindeki Ensar, buradaki ödden gelmekte. Kokuda kullanılan öd Oud Yunus diye geçiyor ve bu ödün temin edildiği yer Ensar Oud. Oud Yunus 9 yıllık bir öd, Hindistan’ın Meghalaya bölgesinden temin edilmiş. Ensar Oud da Sultan Pasha gibi tek kişilik bir oluşum, son zamanlarda dikkatleri iyice üzerinde toplayan öd denildiğinde özellikle Avrupa’da akla ilk gelen isimlerden. Fashionweekonline’a dahi röportaj vermiş ve şu sıralar Kafkasqueblog tarafından uzun soluklu inceleme serisi başlatılmış durumda.

Doğal ödler ile genel parfüm dünyasında kullanılan sentetik ödlerin neredeyse hiçbir alakası yok. Aynı “ben gül sevmem” diyenlerde olduğu gibi öd için de “ben öd sevmem” demek büyük bir yanılgı olabilir, ciddi bir farklılık söz konusu. Ödlerin çok sahteciliği yapılıyor, özellike doğal olmayan ödler doğal kisvesinde satıldığı yaygındır. İyi bir öd bulmak oldukça zorlu olabilmekte. Özellikle dünyasında Feel Oud ve Ensar Oud gibi bazı bilinir ve güvenilir isimler bulunuyor, doğal öd yağı veya öd ağacı denemek isteyenler göz atabilirler fakat ülkemize girişte problem teşkil edecektir muhtemelen. Uzak doğuda bulunduklarını göz önüne alarak getirtebilirsiniz ama ülkeye girişte risk büyük, yurt dışındaki tanıdıklarınız vasıtasıyla getirtmek en mantıklısı.

Ensar-Oud-300x300.jpg

Ensar Oud​
Ensar Rose’da kullanılan Oud Yunus şuan Ensar Oud’Un sitesinde tükenmiş olarak görünüyor fakat aynı sitede yer alan “Efsanelerin numuneleri” setinde Oud yunus yer alıyor. 0.3 gramdan oluşan 7 ödden oluşan bu setin fiyatı 810 dolardan 599 dolara düşmüş, toplam neredeyse 2 grama tekabül ediyor komple set. Doğal öd piyasasında fiyatlar çok değişkendir, 1 milimi 10 bin dolara da hatta daha pahalısı da mevcut. Bütçenize uygunsa doğal öd denemenizi tavsiye ederim muhakkak. Bu Sultan Pasha ürünleri aracılığıyla da olabilir, direkt saf öd temin ederek de olabilir.

Kalıcılık ve yayılım değerleri standart parfümler için iyi denilebilse de Sultan Pasha koleksiyonu içerisinde vasat sayılır. Çünkü Sultan Pasha’nın birçok kokusu 4 – 5 gün tenden çıkmayabiliyor, bu kokunun kalıcılığı böylesine yüksek değil, bir günü göremiyor. Genel olarak Sultan’ın en güçlü olduğu yer orta yani kalp notaları ile dip notaları. Özellikle günümüzde pek bir esprisi kalmamış dip notalar Sultan’da çok güçlü, masraftan kısılmamış ve çok uzun soluklu. Geçişler ağır ağır ve sindire sindire yaşanıyor, saatler boyu süren gelişim kokuyu takip etmeyi zorlaştırıyor, tüm detayları yakalamak için uzun bir süre ayırmak ve dikkati canlı tutmak gerekiyor.

Koku doğal olduğu için notaları rahat ayırt edilmesi yorumlamayı kolaylaştıran bir unsur. Fakat dediğim gibi çok yavaş ilerlediği için (dip notaların bir buçuk gün sonra çıktığı dahi olabiliyor) yorumlamak için pür dikkat kesilmek gerekiyor uzun bir süre. Fakat Ensar Rose diğer Sultan’lara göre daha kısa soluklu, ideal bir süresi var yine de. On saati aştıktan sonra dahi dip notalar net hissedilebiliyor

Klasik öd – gül ikilisindeki Arap etkisinden şüphelenerek sürmüştüm Ensar Rose’u fakat böyle bir şey söz konusu değil, bu ön yargıdan oldukça uzak bir profil çiziyor, Arap etkisinden ziyade Uzak Doğu Mistisizminden ve Avrupai tarafından söz edilebilinir. Özellikle Rose Alba’nın kokusu oldukça modern bir havaya sahip. Mysore sandal ağacı veya Oud Yunus da herhangi bir Arabistan kültür ögesi taşımıyor, çıktıkları yerlerin özelliklerini barındırıyorlar.

Negatif Taraflar: Şahsi olarak pek yok, bazen fazla mı tatlı oluyor diye düşünsem de bu oldukça kısa sürüyor, göz ardı edilebilecek hafif tatlılık var benim için, rafine olduktan sonra tatlılık sorun teşkil etmiyor benim açımdan. Fakat objektif yaklaşırsam birçok insanı kalıcılık ve farkedilirlik açısından tatmin etmeyebilir; kötü değil ancak diğer Sultan’lara göre de zayıf bir yayılıma ve güce sahip, dozajlama artırılırsa yayılım artabilir belki ben birkaç damlayı aşmıyorum. Fiyatı ciddi anlamda yüksek fakat kullanılan malzemeden ötürü piyasa şartlarında normal, negatiflik görmüyorum burada. Kör alış için çok da uygun değil bence, denemek isteyenler için Sultan Pasha’nın numune paketi en akla yatan seçenek.

Ne Umdun ne Buldun: Sürdüğüm anda beklentim nispeten düşüktü Oryantal öd – gül ikilisi gibi göründüğünden dolayı ancak beklediğim gibi gelişmedi süreç ve böyle olduğu için memnunum, ilk saniyeden doğallığı ve berraklığı ile beni sarmalayan bir koku oldu. Parfüm dünyasında da bir benzeri koklamadım. Kalite ve orijinallik açısından bir kusuru bulunmayan kompozisyon. Koku karakteri beklediğimden daha tatlı ve ferah çıktı ama yine de gayet güzel işlenmiş her farz.

Kimler Denemeli ya da Denememeli: Beğenirsiniz, beğenmezsiniz. O başka. Ama kaliteyi takdir etmemek imkansız. Kullanılan ham madde kalitesine önem veren herkes denemeli öncelikle, içerik olarak görüp görülebilecek en pahalı kokulardan biri: Gül, sandal ve öd gibi dünyanın en pahalı ham maddelerinden olan notaların en pahalı örnekleri kullanılmış neredeyse, seyreltilmemiş ve doğal olarak ! Eğer parfüm algınız piyasadaki niş parfümlerle sınırlıysa kalite anlamında ufku katlayabilecek bir çalışma. Hafif tatlı floral notalardan, odunsuluktan, kremsilikten şikayetiniz yoksa deneyebilirsiniz. Çok eksantrik, deneysel veya zorlayıcı kokulardan hoşlananları özellikle ilk saatleri pek tatmin etmeyebilir, tabii zorlayıcı parfümleri sevdiğim gibi bu tarz parfümleri de kaliteliyse seviyorum derseniz denemenin hiçbir mahsuru yok.

Kokularda cinsiyet kavramına inanmasam da genel cinsiyet algısı üzerinden bakılacak olunursa uniseks karakterde olduğu söylenebilinir Ensar Rose’un; gül veya diğer notaların kullanımı ne feminen ve ne de maskülen, tatlılık çok dozajlı olduğu için kimsede sırıtmayacaktır. Özel günlere (evlilik gibi) ve takım elbiselere yakışacak tarzda olduğundan dolayı dışarı kullanıma da uygun. Elbette benim gibi sadece evde koku zevkiniz için de kullanabilirsiniz.

Satın Alma Opsiyonları ve Fiyatlar: Sultan Pasha satışlarını sadece İngiltere’de Ebay üzerinden yapıyor. Ebay uzun yıllardır sadece Paypal üzerinden çalışsa da son zamanlarda kredi kartı ile alım yapmak da mümkün. Yurtdışına gönderimi var ama Türkiye’ye gelirken gümrüğe takılma ihtimali var, Avrupa veya Amerika’ya kargolatmak en makul olan. Ürünler genellikle satın alım gerçekleştikten sonra hazırlanıyor, bu nedenle kargoya verilme süresi uzayabiliyor (bu yüzden Sultan’dan aldığım ürünler neredeyse yanıyordu), bu durum göz önüne alınarak siparişin verilmesinde fayda var.

Sultan Pasha’nın ürünlerinin fiyatları kullanılan ham maddeye göre değişiyor, 1 milim fiyatları 35 pound ve 150 pound arasında. Ensar Rose’un 1 milim fiyatı 88 Pound (güncel kur ile 567 Türk Lirası) ve 3 milim fiyatı 250 Pound (Güncel kur ile 1125 Türk Lirası). İngiltere içi alımlarda kargo ücretsiz. Bir diğer opsiyon ise toplu numune (sample) paketi, 25’ten fazla koku küçük samplelar halinde 78 Pound (Yaklaşık 350 Türk Lirası) fakat bu paket sınırlı sayıda ve her zaman olmuyor, örneğin bu yazının yayınlandığı zaman tükenmiş vaziyetteydi deneme paketi.


Sonuç Olarak;
Ensar Rose kendi içerisinde hiçbir çelişki barındırmayan, tüm notaların birbirini tamamlayarak birbirleriyle uyumlu olduğu, iyi düşünülmüş zekice bağlantılarla bağlanmış ve karşı konulamaz yüksek kalitesiyle nadide bir örnek. Doğru ve nitelikli saflığa erişmiş bir Klasisizm’i andırıyor: Uyumsuz notalar veya akorlar barındırmayan berrak ve zengin armonik doku, aşırılığa ya da gösterişe yer verilmeyen sade ama kusursuz yapı. Ayriyetten kibar, görgülü ve asil. Fazla nota yok ama her nota altın değerinde olduğu için tek başına kendini taşıyabiliyorlar, küçük yan destek notalar ana notalara çok güzel yedirilmiş. Joseph Haydn veya Wolfgang Amadeus Mozart’ın kompozisyonlarının ya da yeni klasikçi Jacques-Louis David tablolarındaki uyumluluğun kokudaki izdüşümünü andırıyor Ensar Rose. Kendi sınıfında rakibi zor bulunacak cinsten bir eser.



Puan: 93/100
 

baykalbul

Administrator
Yönetici
Site Sahibi
TürkParfüm Üyesi
Yeni forumdaki ilk parfüm yorumu benden olsun madem :). Birkaç parfümseverle açtığımız blog'ta da yayınladığım yazıyı ekliyorum. (http://meseyosunu.com/sultan-pasha-attars-ensar-rose/)

Türk kökenine ve Osmanlı İmparatorluğu armasını kullanmasına karşın Türkiye’de neredeyse hiç bilinmeyen bir markanın kokuları bulunuyor elimde bir süredir: Sultan Pasha Attars. Fazla bilinmemesinden ötürü direkt inceleyeceğim kokuya girmekten ziyade farklı bir girizgahı yapmayı yeğliyorum.

Sultan Pasha, Basenote‘da kişisel bir uğraş olarak doğup Kafkaesqueblog, Fragrantica ve Luca Turin gibi önemli isimlerin yaptığı incelemeler ile zamanla tanınan ve kişisel basit bir uğraşın ötesine geçen Londra menşei bir marka. Yine de dünyada bilinirlik bağlamında belli bir eşiği aşmasının çok zor olduğunu ve küçük bir topluluğa hitap ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim: Sultan Paşa’nın kokuları %90 – 100 aralığında doğallığa sahip, seyreltilmemiş (alkol içermeyen) yağlardan meydana gelmekte. Akışkanlığın neredeyse olmadığı katı formuna yakın bu ürünleri paylaşması hatta deneyimlemesi dahi zor.

Sultan-Pasha-300x169.jpg

Sultan Paşa Attarları ve Deneme Seti
Sultan Pasha’nın kurucusu hala daha kokuları tek başına hazırlıyor, paketliyor, siparişler ile kendi ilgileniyor. İlk anda amatörce algılanabilecek şahsilik ve dar pazar alanı tam bir özgürlük sağlıyor aslında: Markalaşan parfüm üreticilerinin yıllar önce kaybettiği esnekliği ve sınırsızlığı yakalama şansı bulunuyor özünde. Yükselen talebi karşılayamama durumunun olmadığı veya ticari kaygıların minimalize edildiği bu alanda yeterli bütçeyle maksimum kaliteye erişmek daha bir mümkün görünüyor.

Sultan malzeme kalitesine inanılmaz önem veriyor. Günümüzde doğalını korkunç fiyatlara bulabileceğiniz floral abzolüler (absolute), öz yağlar, reçineler (resinoid), hayvansallar Sultan’da yüksek kaliteli olarak çekinilmeden kullanılıyor, seyretilip sulandırılmıyor ve küçük çaplı bir girişim olduğundan ötürü içerik toplu bir biçimde tedarik edilemiyor bunlar da kaçınılmaz olarak fiyatlara yansıyor: 1 milimi 35 pound ila 150 pound arasında değişen fiyatlar söz konusu, fiyatlandırma kullanılan materyal kalitesine göre belirlenmiş ki bu güzel bir özellik, sentetiklik içerenler veya fiyatı pek de pahalı olmayan ham maddelerden oluşan kokulara nispeten daha uygun fiyat biçiliyor. Peki bu yüksek fiyatları hak ediyor mu ? Buna sonda değinmek istesem de şimdi değinemeden geçemeyeceğim; bu derecede yüksek kalite doğal materyal kullanımının (ki genelde en pahalı olan baz notalar da çekinilmeden kullanılmış) bu fiyatları doğurması gayet olağan.

Piyasadaki ham madde fiyatlarını aşağı yukarı biliyor oluşumun da bu düşüncede etkisi var, son yıllarda parfüm dünyasında birçok absürt fiyatta niş parfüm ortaya çıktı, özellikle niş parfüm dünyası özgünlüğünü kaybetmeye başlamasının yanı sıra saçma sapan fiyatlandırma politikası güdülüyor son yıllarda, daha da acısı artan fiyat etkisini ham madde ile açıklamaya kalktıkları görünüyor ama parfümlerin büyük oranda seyreltildiği ve çoğu maddenin doğal olarak kullanılmadığı, orta kalite sentetikle üretildikleri açık (Roja Dove gibi lüks markalar da buna dahil), genelde bu ham madde kalitesi – fiyat ilişkisi argümanı seyreltilmiş ve yoğun sentetik kullanmış markalar için geçersizdir, müşteriyi kandırmaya yönelik bir hareket hatta.

Fakat çok yüksek kalite ve doğal yağları temin etmek istiyorsanız çok ciddi paraları da gözden çıkarmanız gerekiyor, alkol veya herhangi bir şey ile seyreltilmediği için Sultan’ın fiyatlandırması piyasa şartlarında normal görünüyor, ki fiyatlandırmasını da dediğim gibi kullandığı malzemeye göre yapıyor. En basitinden doğal çiçek abzolülerinin milim fiyatlarının yüzlerce lira olduğunu bilince ve bunların sulandırılmadan içeriğe dahil edildiğini hesap edince fiyatlarda anormal bir durum olmadığı görünüyor. Ki milimi yüzlerce dolar olan doğal yıllanmış ödleri bile dahil edebiliyor. Yine de beklentiler ve algılar kişisel olacağından ötürü çoğu kişi fazla pahalı bulursa yadırgamam hatta çok olağan bir durum olur; kalite çıtasının çok çok yükseklerde olması ve doğallık gibi bir kaygınız yoksa şayet Sultan Paşa’yı çok yüksek fiyatlarından ötürü pas geçebilirsiniz. Bu beklentileriniz ile alakalı bir durum tamamen fakat piyasa şartlarında anormal herhangi bir durum yok fiyatlandırmada.

Not: Doğal ürünlerin kullanılmasından ötürü Sultan Pasha’da kaçınılmaz olarak batch farklılıkları yaşanmakta, yani her gelen partisyonada koku farklılıkları göze çarpabilir. Kokular genel hatlarıyla aynı olabilse de nüanslarda farklılık olması olası. Birkaç Sultan’da bunu gözlemledim.

Sultan-Pasha-Attarlar%C4%B1-300x169.jpg

Sultan Pasha Attarları​

Sultan Pasha attardan incelemek istediğim ilk koku Ensar Rose. Ensar Rose, Sultan’ın en pahalı çalışmalarından biri ve tamamen doğal olduğu belirtilmiş. Kullanmadan önce klasik öd-gül kombosu görünümünden dolayı beklentimi nispeten düşük tuttuğum bir koku olmuştu; niş ve ana akım parfüm dünyasında dahi defalarca sıkılmadan uygulanmış bu kombinasyon birçokları gibi beni de bezdirmiş durumda, ayrıca birçok denememe rağmen ciddi anlamda beğendiğim bir örnek de olmamıştı.

Fakat şunu da es geçmiyorum, kafamın bir köşesinde duruyor: Gerek öd gerekse gül özütünün kaliteli doğalları çok yüksek meblağlara sahip (kaliteye bağlı olmakla beraber milimi yüzlerce dolar olabilmekte), bu nedenle öd ve gül neredeyse tüm parfüm sektöründe sentetik kullanılmakta ve muhtemel olarak gerçek yapılarından uzaklaşmakta. Ayrıca gül ve öd notasının yüzlerce çeşidi bulunmakta. Bu nedenlerle de Sultan’daki %100 doğal kullanım bende olumlu bir ön yargı oluşturuyor, sıkıldığım öd-gül kombinasyonuna farklı bir anlam katabilme ihtimalini göz önünde bulundurarak kokuyu kapaktan kokluyorum ilk etapta, öd notası kendini belli ediyor kapaktan. Daha sonra ataş yardımı ile tek damlasını tenimle buluşturuyorum.

Çok berrak ve temiz denilebilecek bir açılışa sahip Ensar Rose, yeni açılmış beyaz- yeşil taze bir gülün üstüne düşen çiy tanesini andıran taze ve hafif bir nemli bir havası var; beyaza çalan yeşil rengi oluşuyor zihnimde ilk etapta. Olabildiğince taze, doğal, ferah başlangıç beni oldukça etkiliyor. Doğallık ve kalite en üst safhada.

Bu taze izlenimi yaratan şey gülün yanında çok hafif kullanılmış herhangi bir narenciye de olabilir, ekşimsi olmayan bir limon veya bergamot ihtimali üzerinde duruyorum, varsa ferah, yeşil ve taze bir dokunuşu vermeyi başarmış. Fakat bana kalırsa bu tarz kullanılmış bir nota yok, bir çeşit yanılgı bu bir nevi. Çeşitli doğal çiçek abzolülerini tenime ilk sürdüğüm anda da benzer şekilde taze ve yeşil açılışları vardı, çiçeğin gerçek karakteri belli bir noktadan sonra ortaya çıkıyordu, aynı durum burada da meydana gelmiş görünüyor. Beyaz – yeşil ve taze gülü çok başarılı buluyorum.

Ven%C3%BCs%C3%BCn-Do%C4%9Fu%C5%9Fu-300x235.jpg

Botticelli’nin ünlü “Venüs’ün Doğuşu” tablosunda yer alan gül.​
Çok geçmeden gül yeşil dikenli dalından koparılarak bir nevi üstündekileri atarak tamamen kendisini ve yapraklarını göstermeye başlıyor; gül kokusu daha yoğun ve gövdeli bir hale geliyor. Kırmızı gülün şehvetinden ve yeşil gülün tazeliğinden uzak bembeyaz bir gül kendini iyice gösterip netleşmeye başlıyor. İlk kullandığım anda kullanılan gül çeşidinden bihaberdim fakat buna rağmen zihnimde direkt beyaz bir gül beliriverdi. Kremsi hissiyata yakın, yumuşak ve pürüzsüz bir tatlılık barındıran ama sakinlikten de ödün vermeyen bu gülü kendime yakın buluyorum ilk etapta.

Lüks, temiz, centilmen, cinsiyetsiz, sakin, barışçıl, rafine ve dolgun havası bilindik bazı güllerden farklı. Gül kendi karakteristik yapısını ortaya seriyor bu dakikalarda. Arabik hissiyat olmadığı gibi oldukça modern ve Avrupai bir profilde. Çiçeksi hissiyat son safhada. Taif gülünü andıran taraflar var ama ikisinin belli başlı farklılıkları da var, hatta farklılıklar çok daha fazla. Buradaki gül diğer güllere benzemiyor ! Oldukça etkileyici ve çekici bir tarafı var.

Gül notası, parfümler ve kokular ile yoğun bir şekilde ilgilenmeye başlamadan önce ön yargılı olduğum bir notaydı, fakat zamanla ön yargım kırıldı. “Gül sevmem” diyen insanların bile sevebileceği gül çeşitlerinin olduğunu düşünüyorum, yüzlerce farklı gül cinsi var ve birbirlerinden ciddi anlamda farklı kokuyorlar.

Bu noktada biraz daha netleştirmek için kısacık değineceğim bir durum var: Güllerin kendi arasında yaşanan farklılığı şarap ve üzümler arasında görülen farklılığa benzetebilirim: Kara (kırmızı şarapta kullanılan) – beyaz – pembe üzümlerin ne kadar farklı karakterde olduğunu tadım yaptıysanız bilirsiniz. Her üzüm çeşitli de kendi içerisinde ayrılıyor ve net farklılıklar bulunuyor, örneğin kara üzümde: Merlot, şiraz, cabernet sauvignon, pinot noir, öküzgözü, kalecik karası… Hepsi farklı karakterlere ve lezzetlere sahip. Aynı farklılık güller içinde mevcut; kırmızı, beyaz ve pembe güller olduğu gibi her renk gülün de kendi içerisinden birçok farklı cinsi bulunmakta ve birbirinden farklı koku profilleri görünüşleri var.

Örneğin, hepimizin bildiği Rose Damascene’i (Isparta Gülü) sevmemek gül kokularını sevmeyeceğiniz manasına gelmiyor. Kahve çekirdeklerinin aromasının şartlara göre değişmesi gibi ya da her yerden aldığımız portakalın aynı lezzeti barındırmaması gibi gülün kokusu da çok değişken ve farklı faktörler etkin bunda.

Bu kokuda kullanılan gülün daha sonradan Bulgaristan kökenli çok nadir bulunan White Rose Otto ya da botanik ismiyle Rosa Alba olduğunu öğreniyorum, Taif gülü ve mayıs gülü gibi en sevdiğim güller arasına rahatlıkla alıyorum Rose Alba’yı. En pahalı ve nadide gül türlerinden biri olarak geçiyor Rose Alba. Sultan Pasha’nın basenote’dan aktardığına göre Rose Alba pazarda saf halde bulmak oldukça güçmüş, pazarda beyaz gül diye genel olarak CO2 molekülü satıldığını belirtiyor ancak çok şanslı olduğunu ve direkt doğal Rose Alba yağına sahip birini ulaştığını söylüyor.



Rose-Alba-Otto-300x292.jpg

Rosa Alba Otto​
İnternet’te biraz fiyat incelemesi yapınca doğal ve saf Rose Alba yağının bir miliminin yüzlerce dolar olduğunu görüyorum. Zaten en pahalı yağlardan biri olan gül notasının en pahalı hallerinden biri Rose Alba. CO2 molekülünün kaliteli olanları dahi oldukça pahalı sayılır.

Devamında tatlılaşan kısım sakinleşiyor ve derinden eşlik etmeye başlayan hafif odunsu nüanslar daha da güçlenip beyaz gül ile bir oluyorlar: Kremsi, ferah, tatlı yapı nispeten sıcak bir notanın gelmesiyle koku profili daha dengeli hale geliyor genel anlamda. Odunsuluğu sağlayan nota Rose Alba ile uyumlu bir nota: Yıllanmış Mysore sandal ağacı. İyi düşünülmüş birliktelik çok başarılı bir sonuç ortaya seriyor.



Sultan-Deneme-Seti-169x300.jpg

Sultan Pasha Deneme Seti.​
Kalite üzerine fazla konuşmaya gerek yok. Gülün ve diğer notaların tamamen doğal kullanıldığı çok belli, bir çiçeği burnunuza götürüp kokladığınızda alacağınız kokuyla aynı hisse sahip. Denediğim %100 naturel seyreltilmemiş esanslar ve attarlardaki hissi seviyorum, diğer kokularla kıyaslarsam perdelerin kalktığını hissediyorsunuz. Yoğun yasemin içeren herhangi bir parfümü sıkın, sonra da gerçek bir yasemin koklayın, aradaki belirgin doğallık hissi bu kokuda da yer almakta.

Sentetiğin yer almadığı parfüm günümüz piyasasında neredeyse yok. Tamamen doğal içeriklerle üretilmiş ve hiçbir sentetiğin kullanılmadığı parfümler veya yağlar uzun yıllardır tercih edilmiyor. Sentetik notalarında kendi içerisinde kalite durumu var ve gayet başarılı sonuçlar alınabiliyor ama her notada aynı başarı sentetik olarak yakalanmıyor kimi zaman, doğal ve sentetik kıyaslaması notadan notaya çok fark edebilmekte kısacası. Fakat eski büyük markalar tamamen doğal olmasalar bile ana notaları yüksek kalitede doğal tercih ettikleri gibi bunları kaliteli sentetikle zenginleştiriyorlardı, doğallık oranı çok yüksek olduğu gibi tercih edilen sentetikler de en kaliteli olanlardı. Burada kurulan sentetik ve doğal işbirliği çok güzel sonuçlara gebeyidi. Günümüzde ise sentetik notalar ziyadesiyle ucuza kaçılmak için tercih edilmekte, kalite eşiği düşmüş vaziyette. Doğallık ise çok çok az kullanılmakta eskiye nazaran.

Bu nedenlerle vintage parfümler ve Sultan Pasha gibi bazı indie markalar günümüzde büyük önem arz ediyor. Doğallığın ve kalitenin yavaş yavaş her yerden kaybolduğu bir dönemdeyiz, bu dönemde doğala ulaşabilmek zor ama güzel bir nimet. Belki de bunlar son demlerdir, belki de yeni bir doğallık trendi doğacak parfümlerde de ? Vitrum gibi birçok örnek var son zamanlarda. Kim bilir…

Kaliteli sandal ağacı denildiğinde ilk akla gelen Mysore sandal ağacı karakter itibariyle Rose Alba’ya benzetilebilecek tarafları var, ikisinde de yer alan kremsi ve dingin yapı müthiş bir uyum yaratıyor. Mysore’un güçlendiği noktada da gül kendini göstermeye devam ediyor bir süre. Rose Alba’nın Mysore sandal ağacı birlikteliği ve güzel uyumu takdirimi kazanıyor ve geçiş yaşıyor. Geçişin sonucunda koku çiçeksi gül profilinden daha odunsu bir yapıya kavuşuyor ama gül tamamen etkisini kaybetmiş değil fakat geri plana itiliyor.

Ölçülü ve kibar sandal ağacı Rose Alba’nın kremsi yapısını farklılaştırarak devam ettiriyor, çok hafif tatlılık baki kalıyor ama dolgun, kibar ve sakin bir profilde. Koku bu noktadan sonra daha ruhani ve mistik bir karaktere bürünüyor. Mysore sandal ağacı çok hafif topraksı, odunsu ve kremsi bir yapıda; tatlılık barındırsa da Rose Alba’yla kıyaslarsam tatlılığı çok daha az. Buradaki Mysore daha önce kullandığım doğal Mysore sandal ağacı esansı gibi değil: Yıllanmış Mysore daha kremsi, güzel, mistik ve daha güçlü. Bunun sebebi burada kullanılan Mysore Sandalının yıllanmış olması, 80’ler veya 70’lerden olan bu Mysore ağacı muazzam güncel olanlara göre. Burada mysore’a katkı veren farklı notalar da söz konusu olabilir ama tahminim büyük oranda sandal ağacı tek başına önde. Eğer güncel Mysore kullanılsaydı bu kadar yakışmazdı bana kalırsa. Zaten yenileri dahi pahalı bir nota olan Mysore sandalının eskimiş olanları çok ciddi fiyatlara bulunabiliyor ama kokudaki rolü nedeniyle hak ettiği görülüyor.

Sandalwood-Mysore-403-300x300.jpg

Mysore Sandal Ağacı​
Mysore sandal ağacına öd eşlik etmeye başlıyor yavaştan. En yüksek kalite sandal ve öd mest ediyor. Tekrardan benzer karakterli iki notanın birleşmesine ve geçişine tanık oluyorum. Burada kullanılan öd notası çok doğal ve muazzam bir havası var, kokladığım en güzel ödlerden biri. Kremsi karakter burada da var, kremsi beyaz çikolata etkisinde leziz bir öd, çok akıcı ve pürüzsüz. Gurme bir tadı olduğu elbette söylenmez ama bu kısmı tarif etmek biraz zor, çok rafine ve hiç rahatsızlık vermeyen hafif odunsu tatlılığı koklaması çok hoş. Öd ağacının neden bu kadar değerli olduğunu bir kez daha anlıyorum. Varla yok arası baharatlar da algılıyorum ama çok silik, bunlar ekstra bir notadan ziyade ödün etkisi ve zenginliğinin sonucu. Yumuşacık, akıcı, soft öd kullanımı döngünün son halkası oluyor.

Kokunun her farzında kaliteden ödün verilmemiş ve çok başarılı işlenmiş ama sanırım öd ve sandal ağacının birlikte kullanımı kokunun zirve noktası. Her farzı ayrı başarılı yine de, herkesin favori kısmı farklı kısımlar olacaktır muhakkak.

Öd notası da aynı gülde olduğu gibi çok farklı çeşitlere sahip hatta içeresinde en çok farklılığa sahip olan notalardan biri dahi olabilir. Çok sert zorlayıcı ödler olabildiği gibi çok yumuşak ödler de söz konusu. Burada kokunun genel yapısıyla çok uyumlu yumuşak, kremsi ve hafif tatlı bir dokunuşa sahip bir öd tercih etmiş Sultan Pasha. Rose Alba, Mysore Sandal ve Oud Yunus; üçü de birbirine benzer nüanslara sahip ve birbirleriyle gerçekten uyumlu.

Kokunun ismindeki Ensar, buradaki ödden gelmekte. Kokuda kullanılan öd Oud Yunus diye geçiyor ve bu ödün temin edildiği yer Ensar Oud. Oud Yunus 9 yıllık bir öd, Hindistan’ın Meghalaya bölgesinden temin edilmiş. Ensar Oud da Sultan Pasha gibi tek kişilik bir oluşum, son zamanlarda dikkatleri iyice üzerinde toplayan öd denildiğinde özellikle Avrupa’da akla ilk gelen isimlerden. Fashionweekonline’a dahi röportaj vermiş ve şu sıralar Kafkasqueblog tarafından uzun soluklu inceleme serisi başlatılmış durumda.

Doğal ödler ile genel parfüm dünyasında kullanılan sentetik ödlerin neredeyse hiçbir alakası yok. Aynı “ben gül sevmem” diyenlerde olduğu gibi öd için de “ben öd sevmem” demek büyük bir yanılgı olabilir, ciddi bir farklılık söz konusu. Ödlerin çok sahteciliği yapılıyor, özellike doğal olmayan ödler doğal kisvesinde satıldığı yaygındır. İyi bir öd bulmak oldukça zorlu olabilmekte. Özellikle dünyasında Feel Oud ve Ensar Oud gibi bazı bilinir ve güvenilir isimler bulunuyor, doğal öd yağı veya öd ağacı denemek isteyenler göz atabilirler fakat ülkemize girişte problem teşkil edecektir muhtemelen. Uzak doğuda bulunduklarını göz önüne alarak getirtebilirsiniz ama ülkeye girişte risk büyük, yurt dışındaki tanıdıklarınız vasıtasıyla getirtmek en mantıklısı.

Ensar-Oud-300x300.jpg

Ensar Oud​
Ensar Rose’da kullanılan Oud Yunus şuan Ensar Oud’Un sitesinde tükenmiş olarak görünüyor fakat aynı sitede yer alan “Efsanelerin numuneleri” setinde Oud yunus yer alıyor. 0.3 gramdan oluşan 7 ödden oluşan bu setin fiyatı 810 dolardan 599 dolara düşmüş, toplam neredeyse 2 grama tekabül ediyor komple set. Doğal öd piyasasında fiyatlar çok değişkendir, 1 milimi 10 bin dolara da hatta daha pahalısı da mevcut. Bütçenize uygunsa doğal öd denemenizi tavsiye ederim muhakkak. Bu Sultan Pasha ürünleri aracılığıyla da olabilir, direkt saf öd temin ederek de olabilir.

Kalıcılık ve yayılım değerleri standart parfümler için iyi denilebilse de Sultan Pasha koleksiyonu içerisinde vasat sayılır. Çünkü Sultan Pasha’nın birçok kokusu 4 – 5 gün tenden çıkmayabiliyor, bu kokunun kalıcılığı böylesine yüksek değil, bir günü göremiyor. Genel olarak Sultan’ın en güçlü olduğu yer orta yani kalp notaları ile dip notaları. Özellikle günümüzde pek bir esprisi kalmamış dip notalar Sultan’da çok güçlü, masraftan kısılmamış ve çok uzun soluklu. Geçişler ağır ağır ve sindire sindire yaşanıyor, saatler boyu süren gelişim kokuyu takip etmeyi zorlaştırıyor, tüm detayları yakalamak için uzun bir süre ayırmak ve dikkati canlı tutmak gerekiyor.

Koku doğal olduğu için notaları rahat ayırt edilmesi yorumlamayı kolaylaştıran bir unsur. Fakat dediğim gibi çok yavaş ilerlediği için (dip notaların bir buçuk gün sonra çıktığı dahi olabiliyor) yorumlamak için pür dikkat kesilmek gerekiyor uzun bir süre. Fakat Ensar Rose diğer Sultan’lara göre daha kısa soluklu, ideal bir süresi var yine de. On saati aştıktan sonra dahi dip notalar net hissedilebiliyor

Klasik öd – gül ikilisindeki Arap etkisinden şüphelenerek sürmüştüm Ensar Rose’u fakat böyle bir şey söz konusu değil, bu ön yargıdan oldukça uzak bir profil çiziyor, Arap etkisinden ziyade Uzak Doğu Mistisizminden ve Avrupai tarafından söz edilebilinir. Özellikle Rose Alba’nın kokusu oldukça modern bir havaya sahip. Mysore sandal ağacı veya Oud Yunus da herhangi bir Arabistan kültür ögesi taşımıyor, çıktıkları yerlerin özelliklerini barındırıyorlar.

Negatif Taraflar: Şahsi olarak pek yok, bazen fazla mı tatlı oluyor diye düşünsem de bu oldukça kısa sürüyor, göz ardı edilebilecek hafif tatlılık var benim için, rafine olduktan sonra tatlılık sorun teşkil etmiyor benim açımdan. Fakat objektif yaklaşırsam birçok insanı kalıcılık ve farkedilirlik açısından tatmin etmeyebilir; kötü değil ancak diğer Sultan’lara göre de zayıf bir yayılıma ve güce sahip, dozajlama artırılırsa yayılım artabilir belki ben birkaç damlayı aşmıyorum. Fiyatı ciddi anlamda yüksek fakat kullanılan malzemeden ötürü piyasa şartlarında normal, negatiflik görmüyorum burada. Kör alış için çok da uygun değil bence, denemek isteyenler için Sultan Pasha’nın numune paketi en akla yatan seçenek.

Ne Umdun ne Buldun: Sürdüğüm anda beklentim nispeten düşüktü Oryantal öd – gül ikilisi gibi göründüğünden dolayı ancak beklediğim gibi gelişmedi süreç ve böyle olduğu için memnunum, ilk saniyeden doğallığı ve berraklığı ile beni sarmalayan bir koku oldu. Parfüm dünyasında da bir benzeri koklamadım. Kalite ve orijinallik açısından bir kusuru bulunmayan kompozisyon. Koku karakteri beklediğimden daha tatlı ve ferah çıktı ama yine de gayet güzel işlenmiş her farz.

Kimler Denemeli ya da Denememeli: Beğenirsiniz, beğenmezsiniz. O başka. Ama kaliteyi takdir etmemek imkansız. Kullanılan ham madde kalitesine önem veren herkes denemeli öncelikle, içerik olarak görüp görülebilecek en pahalı kokulardan biri: Gül, sandal ve öd gibi dünyanın en pahalı ham maddelerinden olan notaların en pahalı örnekleri kullanılmış neredeyse, seyreltilmemiş ve doğal olarak ! Eğer parfüm algınız piyasadaki niş parfümlerle sınırlıysa kalite anlamında ufku katlayabilecek bir çalışma. Hafif tatlı floral notalardan, odunsuluktan, kremsilikten şikayetiniz yoksa deneyebilirsiniz. Çok eksantrik, deneysel veya zorlayıcı kokulardan hoşlananları özellikle ilk saatleri pek tatmin etmeyebilir, tabii zorlayıcı parfümleri sevdiğim gibi bu tarz parfümleri de kaliteliyse seviyorum derseniz denemenin hiçbir mahsuru yok.

Kokularda cinsiyet kavramına inanmasam da genel cinsiyet algısı üzerinden bakılacak olunursa uniseks karakterde olduğu söylenebilinir Ensar Rose’un; gül veya diğer notaların kullanımı ne feminen ve ne de maskülen, tatlılık çok dozajlı olduğu için kimsede sırıtmayacaktır. Özel günlere (evlilik gibi) ve takım elbiselere yakışacak tarzda olduğundan dolayı dışarı kullanıma da uygun. Elbette benim gibi sadece evde koku zevkiniz için de kullanabilirsiniz.

Satın Alma Opsiyonları ve Fiyatlar: Sultan Pasha satışlarını sadece İngiltere’de Ebay üzerinden yapıyor. Ebay uzun yıllardır sadece Paypal üzerinden çalışsa da son zamanlarda kredi kartı ile alım yapmak da mümkün. Yurtdışına gönderimi var ama Türkiye’ye gelirken gümrüğe takılma ihtimali var, Avrupa veya Amerika’ya kargolatmak en makul olan. Ürünler genellikle satın alım gerçekleştikten sonra hazırlanıyor, bu nedenle kargoya verilme süresi uzayabiliyor (bu yüzden Sultan’dan aldığım ürünler neredeyse yanıyordu), bu durum göz önüne alınarak siparişin verilmesinde fayda var.

Sultan Pasha’nın ürünlerinin fiyatları kullanılan ham maddeye göre değişiyor, 1 milim fiyatları 35 pound ve 150 pound arasında. Ensar Rose’un 1 milim fiyatı 88 Pound (güncel kur ile 567 Türk Lirası) ve 3 milim fiyatı 250 Pound (Güncel kur ile 1125 Türk Lirası). İngiltere içi alımlarda kargo ücretsiz. Bir diğer opsiyon ise toplu numune (sample) paketi, 25’ten fazla koku küçük samplelar halinde 78 Pound (Yaklaşık 350 Türk Lirası) fakat bu paket sınırlı sayıda ve her zaman olmuyor, örneğin bu yazının yayınlandığı zaman tükenmiş vaziyetteydi deneme paketi.


Sonuç Olarak;
Ensar Rose kendi içerisinde hiçbir çelişki barındırmayan, tüm notaların birbirini tamamlayarak birbirleriyle uyumlu olduğu, iyi düşünülmüş zekice bağlantılarla bağlanmış ve karşı konulamaz yüksek kalitesiyle nadide bir örnek. Doğru ve nitelikli saflığa erişmiş bir Klasisizm’i andırıyor: Uyumsuz notalar veya akorlar barındırmayan berrak ve zengin armonik doku, aşırılığa ya da gösterişe yer verilmeyen sade ama kusursuz yapı. Ayriyetten kibar, görgülü ve asil. Fazla nota yok ama her nota altın değerinde olduğu için tek başına kendini taşıyabiliyorlar, küçük yan destek notalar ana notalara çok güzel yedirilmiş. Joseph Haydn veya Wolfgang Amadeus Mozart’ın kompozisyonlarının ya da yeni klasikçi Jacques-Louis David tablolarındaki uyumluluğun kokudaki izdüşümünü andırıyor Ensar Rose. Kendi sınıfında rakibi zor bulunacak cinsten bir eser.



Puan: 93/100

Maşallah Ozan kardeşim devamını dilerim :) . Seviyorum böyle yağ parfümlerini :D :) . konuyu tekrar okuyacağım, tekrar tekrar okunsı konular hem yazı hem de içeriğinden dolayı Maşallah :) .

Sandal odunu çok sevdiğim notalardan. Ud da ayrı önem verdiğim koku ve Gül'de. Aslında bu kokuların ucuzları da var ve Designer parfümlerde doğal rastlanabiliyor mesela Sandal odunu Chanel Egoiste'de. Ve kimi nişlerde ama öyle nişler varki sentetik koku dolu maalesef.. Pasha oldukça pahalı notaları seçmiş. Forumumuzda parfüm koku notaları, esansları konusuna yazmıştım 75 yıllık vahşi(Endüstriyel değil) yıllanmış ÖD ağazı yağı da bulabilmek mümkün. Evet 12 ml'ini 20-25 bin dolara satan kişilerde var, markalarda var ud(Öd, Ud-u Hindi, Oud) için. Aslında PAsha ekonomi modelleri de yapabilir ve daha çok kişiye ulaşır bence. Baaklım ilerde sanayileşecek mi Pasha markası, görebilirsek :) ..
 
Üst