Yazların bulutlu, kışların güneşli geçmesi (kısmen roman denemesi)

baykalbul

Administrator
Yönetici
Site Sahibi
TürkParfüm Üyesi
''genelde yazların bulutlu, genelde kışların güneşli geçmesison 7-10 yıldır'' olacaktı başlık, malum kısıtlama ama böyle kısa az öz güzel oldu belki. roman havasında bir yazı diyelim. okumak isteyen buyursun. okuma durumu olmayanlara maalesef ücretsiz bursumuz yok *

sebebini belki tam bilmiyorum ama bunun iklim değişikliği ile falan alakası yok bence. bir ara iklim değğişikliği dediler bir ara yağmurlar da yağdı kışın, soğuk olduğu anlar oldu mesela kışın. ama tüm kış genelde güneşli geçiyor. aralık ayındayız ve düşünmüştüm artık güneş çok olur diye ve şu iki gündür dediğim gibi oluyor. tabi kış kuzey yarım kürede 22 aralık - 21 mart olarak geçiyor kimi kaynakta ama değişken olabilir kimi başka kaynakta.

sonbahar ve ilkbahar ise ortası diyebilirim bu 7-10 sene de belki daha da çok yıl oldu.

ilahi yönden tanrı'nın, allah'ın bir işareti mi ve bu işaret ne olabilir tam bilmiyorum. bir sebep doğayı kirletmeyin olabilir ama ben bu yazımda aşk, sevgi konusundan ele alacağım. ve bu aşkın ortasına, merkezine kendi aşkımı da oturtacağım. ''da'' eki kullandım çünkü kim bilir belki başka bir aşkın, kavuşamayan bir aşkın taraftarları buna sebep olmuştur ve belki bizim de kavuşamayan aşkımızın da, başka kavuşamayan aşkların da desteği ile bu allah'ın buna sebep olmasına yol açmış olabilir. allah'ın çalışma prensibi her zaman düz mantık değildir. dolambaçlı yollardan yürütür kulunu, ödülünü hediyesini her zaman hemen vermez. aşağıda rızkı hemen verme ile alakalı bir ayet verdim. evliliği de bir rızık olarak deeğerlendirdim..

--- spoiler ---

şuara suresi 27.ayet yaşar nuri öztürk meali : ''

eğer allah, kulları için rızkı yayıp döşeseydi, yeryüzünde mutlaka azarlardı. ama o, dilediğince ölçülü olarak indiriyor. çünkü o, kullarından gereğince haberdardır, onları iyice görmektedir. ''

--- spoiler ---

çok kişi oldu haaytımda ve genelde arkadaş olarak, kimi platonik, kimi yarı platonik sürüp gitti. hayatımda ikilemler oldu, kimi zaman aynı anda iki bayan oldu hayatımda.

aklıma giren, rüyalarda gördüğüm şu an ikisi var. biri ''amfi 4-5 burun'', diğeri ''adı ak nimet gök beyaz ve sarı güneş'' diye kodlayabileceğim iki kişi.

gök beyaz ve yazlar bulutlu, evet burdan bir bağ var. diğer olay güneş olayı. arkadaşları bölümüme geldiğinde uzun uzun güneşe bakmıştım ima ile. bu da kış ayları güneeş olayını açıklıyor olabilir.

tabi bir kere daha belirteyim kesin bir şey demiyorum bu olay için. belki sadece bunun olma ihtimali beni rahatlatıyor. artı bir olay buradan, buradan bir çıkarım falan yapıyorum ''belki hayal'' olduğunu bilerek. üstelik diğer kavuşamayan aşıklara umut olmak istiyorum. tabi şunu da diyeyim burdan bunu okuyorlardır belki, belki büyük ihtimalle. ama belki paralel kişilerle yaşadığım ortak noktalar olduklarından, gene de bir ihtimal.. bir de şunu özelliklee söyleyeyim allah'ın size yazdığı bayanın peşinde koşun, sizi seven, size dönenin peşinde koşun. mesela şunu söyleyeyim bu bayanlar kimi zaman hayatıma geri döndü. bir süre unutamama sebebim buydu yoksa ne güzel bayanlar geldi geçti.. (bkz: kimler geldi kimler geçti) bu arada bu konular ile ilgili romana başladım, hız vereceğim inşallah. meraklıları beni takip edebilir.

aslında bunlardan birisi yani ilgilenmiş olduğum bayanlardan birisi onu başkası ile aldattığımı, onu düşünmediğimi sandı he mde iki defa. çok salaktım ya. ama günahlarımın bedelini ödedim diye düşünüyordum, düşünüyorum. bir de ebnim hatam yüzünden onun acı çekmesi bana çok kodu. kendimi bu yüzden çok dağıttım. dağıttım derken yemek yemekten kesildim. belki bu arada kimi bana büyü yaptı, cinler, şeytanalr olayı. bir dönem kötüydüm ama ruh hastası değildim. beni takip edenler bana manyetik alan tutulduğunu söylediğimi de bilirler ve zorla çok işkence aleti gibi zorla ilaç verildiğini de. ruh hastası olarak damgalandım halbuki daha önce normal dendiği halde ruh sağlığı tarafından. ankara'ya gitmiştim çok kez ve bu yemek yememe dönemim burda salak salak gezdim. biliyorsunuz çok sıkı siyasi güvenliği ve benden daha kötü durumdakiler olmasına ve ellenmemesine rağmen, benim gibi kimseye fiziksel şiddeti olmayan birine testesteron engelleyici, zorbalık yapanlara verilen ilaç veriliyor. çok kötü tepti bence. 10-15 dakikada bir su içmek, tuvalete gitmek.susuzluktan usandım..., su içmekten usandım...., tuvalete gitmekten usandım..., dişerimin çürümesinden(daha önce böyle bir durum yoktu ilaçdan önce) usandım..., allah'a sığındım.. bunları duyurmak hz.ali'nin dediği gibi ''eğer bir haksızlığı engelleyemiyorsanız, en azından onu herkese anlatın....'' sözünden dolayı da ve anlatıyorum işte. hem belki bu ilaç yüzünden intihar etme düzeyine gelenlere bir yardımım olur belki. gerçekten hangi görüşte olursanız olun, bir insan için bu ilacı istemem, düşmanıma istemem heel de bir süre sonra insanı çıldırtıyor. önce karaciğeriniz bu ilacı bastırıyor. bir süre sonra berbat oluyorsunuz. hormonlarınız alt üst oluyor. uyumayı, o duyguyu bile özlüyorsunuz. uyumanız için veerilen ilaç ayak akslarında çekme yapıyor ve bu ayrı bir acı veriyor. ne garip değil mi ruhuz ama bedene bağlıyız. ufacık bir sıvı ilaç. almak zorundasın yoksa evine zorla polisle geliyorlar. annen ayrı üzülecek o ilacı sana polis zoruyla yaparlarken. deli gömleği falan eskidenmiş, şimdi bir iğneye bakıyor. ruh sağlığında savcı 15 gün yatacak diyor ama doktor çıksın desede çıkamıyorsunuz. son gittiğimde 3 ay falan tuttular. ilk girdiğimde tuvalette aynasız bölüme sokmuşlardı. hemşireler hep şaşırmıştı böyle efendi çocuğun burda ne işi var diye. annem doktorun özel muayenesine gidincee aynalı bölüme aldılar. ilacı vuran eczane bile diyor abi neler var ,sen de hiç bir şey yok diyor, şaşırıyor çocuk.

kabız olduğum hala aklımda ruh sağlığında verilen ilaçlardan. ilacı aldın mı diye hemşirenin sizi kontrol etmesi. gerçekten çok aşağılayıcı şeyler. insanlık suçu bence, üstelik kimseye fiziksel bir şiddetim olmadı..

daha yazmayayım şimdilik bu konuda. ama ilginç olah heyete girdim üç defa. ilkinde normaldim. ikinci geçişimde neden böyle ağır ilaç verdiler. üstelik hiç bir psikolojik test falan yapılmadı. işin daha ilginç yanı ruh sağlığı heyeti önünde 1 dakika kalmadım bile .ne çabuk bir teşhis ki bu da insanlık suçu bence. bak geç, kaderi ilee oyna. ben haklıyım, bu denen hastalığın bir tahlili yok, bir kesiniği yok. geçici bir durum yemek yememek. üstelik annem manyetik alanda gözümün şiştiğini gördü. https://www.youtube.com/watch?v=abyszbfcyrm annemin şahitliği iki defa bu oaly oldu direkt gözüme tutmaları. o cihazın kimi püf, kimi ayrıntılarını biliyorum. bimer'e, cimer'ee yazdım. tekrar yazacağım inşallah. üstelik bir arkadaşım o ülkenin güvenlik görevlileri ile benim yaptığım işi bildi. o ülkenin(roman havasında olduğu için isim veremedim) güvenlik görevlileri ile görüşmüştüm. whatsapp konuşmaları görüntüsü aldım ve yetkililere yazdım ama maalesef anlayaamdık deyip üstünü kapattı kim kapattıysa. direkt tüm görevlilere ulaşması için uğraşacağım.

neyse işin bu kısımı için ayrı bir yer açabilirim. he mromanımda bol bol bahsederim hem aynı zamanda, belki.

yaz, kış böyle işte. bakın bir şarkıda ağaç yaprakları dökülmesin diye bir şarkı var. özellikle bir kış, ilk bahar geldiğinde dut ağacı yaprakları hala yeşildi ve çok az sararma olmuştu. halbuki dut soğuklar başlayınca hemen yapraklarını döker. keremcem'in söylediği bir şarkı şu an isimi aklıma gelmedi. keremcem ile de bir aalka var, ah o aşkı analtan şarkılar. işte kış ve yaz ile ilgili bir bağ daha. şarkıların kimi kimi aşıkların aşklarını çok anlatır, onlara tercüman olur, elçi olur. benim aşkımı da böyle anlatan şarkılar var. romanımda veya buraya eklerim belki ileride. veya ayrı bir konuda.

belki yaz bulutları ve kış güneşi bir gün belki bu kış sona erecek. ama aşk ne olacak, devam edecek mi? valla gelmeyenin boynuna günahı varsa bir günah. allah büyük ve hz.muhammet eşlerine allah isterlerse onları boşayabilirsiniz dünya malını istiyorsanız falan der ama onlar için büyük günah der allah... allah daha iyilerini verir. bende de tabiki kimseye zorlama yok. üstelik bu yazıyı aman bana dönsünler diye de özellikle yazmıyorum.

bu yaz bulutları ve kış güneşi(kışın genelde bulutsuz ve güneşli geçmesi) olay adana'da ve türkiye kimi yerlerinde belki hepsinde ve dünyada da belki ,dediğim gibi olmuştur, kış güneşi için de aynı şeyi söyleyebilirim ki zaten bu konu dünyada da ve türkiye'de de konuşuldu. kimi zaman ayın 1-5 günü yağmurlu olabiliyor tam kış gibi ve bu da iklimin değiştiği olayını çürütür gibi.

nasıl roman, hikaye???.. yazacağım roman ve bu konuda özelden de tavsiye yazabilirsiniz eğer yazarsam roman kitabı. bu arada şunu ekleyeyim ben bednen hoşlandığını düşünmediğim bir kişi ile konuşmamaışımdır ve genelde geç gitmişimdir yanına ve kimi zaman geçtiğinden artık başka bir sevdiği olmuştur ve abşıma gelen olaylar bundan olmuştur. valla diyeceksiniz ki peki neden bu kafar kısmetin oldu çıkamadın, kader diyorum ha evet salaklığım da oldu ama kader illa kader de vardı. allah'ın eli işte, her şeye gücü yetiyor rabbimin. iki taraf sever ama kavuşamazlar, bu kader değilde ne? kader işte. ha evet kimi kaderi kendimiz de yazıyoruz ama kaza olayı da var, değişemeyen kader de var ama umutla yaşamaya, çabalamaya devam.

çok mu uzattım ne. imla için ayrıca editleyebilirim mesajı. her şey roman denemesi diyebilirsiniz ama şu ilaç olayı için gerekli işlemleri yapmak lazım. aşıkalra da şunu diyeyim, aşk acısı da boş be güzelim eğer gönüld allah aşkı, sevgisi yoksa. sonuçta aşık olduğun sima da maddi ve dış güzellik var diye iç güzellik olacak diye bir şart yok. kalbinizi ve aklınızı beraber kullanmak dileğiyle. * (bkz: her şeye rağmen gülmek) (bkz: her şeye rağmen gülümseyebilmek)
 
Son düzenleme:

baykalbul

Administrator
Yönetici
Site Sahibi
TürkParfüm Üyesi
Gerçekten beyin tokatlayan bir hikaye ve roman . Etkilendiğinizi düşünüyorum :) . Bunun inşallah tam roman-hikayeesini çıkarırım .

Devam edeyim beyin tokatlamaya :) : ''''

duygusal bir şey yazmak istedim ve demin gözlerim yaşardı:'' annem her gün ziyaretime geliyordu ruhsağlığında buluşma günlerinde. annem giderken içeri gidiyordum genelde çünkü kapıda bekleyerek çok yalnız olduğumu, üzüldüğümü bilmesini istemiyordum. hala gözlerim yaşarıyor yazarken inanın lütfen. orda kaç ay kalacağınız belli değil ve bu bir ayrı buhrana, sıkıntıya sokuyor insanı. hep anneme gülümsedim. ama sadece ama sedece bir gün annem mutlu olsun diye bahçeye(normalde her koğuş bahçeli değildi) ve holdeki çıkışı gören pencereye gittim. annem gitmemden üzüldüğümü sandı ve gözleri yaşardı ama belli etmedi. çok bozuldum ama belli etmedim, merak etme anne dedim. o da çok belli etmemişdir, saklamışdır. bir daha da bunu yapmamaya özen gösterdim. bu yazı sadece o lanet ilacı anlattığım ve bu anılar yüzünden herkes okumalı bence. zaten yazılarımın oldukça mantıklı olduğu görülür. mantıksız bir şeyler yazarsam bilinki hesabım hacklenmiştir. yukarıya da bu yazımı editleyeyim.. ''''
 
Üst