Ellerine sağlık kardeşimTom Ford London
Tuzlu - Tatlı karışık tütsülenmiş baharat cümbüşü ve Castoreum’ vari misksi, dumanlı, kösele deri akoru ile başlıyor London. Baharatlardan; kirli ve kuru tensel kimyon, hafif yeşilsi sivri burukluğu ile kişniş daha ön planda, gövdede ise oldukça kuru ve ferah, hafif tatlı kabuksu kakule izleri var, fakat bunun kişniş kaynaklı mı olup olmadığını kestiremiyorum. Hatta kişniş bile kakule kaynaklı olabilir, ikisi de olmayabilir. En iyisi aklınızda tütsülenmiş genel bir baharat akoru canlanması galiba, kesinlikle bir baharat adı vereceksek; kimyon diyelim o zaman. Evet, çünkü gerçek bir kimyon bombası London. İlk birkaç denememde ilk yirmi dakikasıyla kimyon kaynaklı çok zorlamıştı beni hatta, ama tuhaftır giydikçe açılan bir koku London. İlk denemelerimdeki hayvansal kimyonlu dayak gibi açılışını artık istesem de bulamıyorum maalesef. Evet, toparlayacak olursak; tatlı, tuzlu ve tozlu, kuru, kirli, sıcak ama ferah olarak sıfatlanabilecek geniş skalalı ortadoğu esintili tütsülenmiş baharatlar ve terli misk tabanlı, dumansı kösele deri akoru olarak bahsedebiliriz açılışından.
İlk yarım saati biraz sert geçirsek de, balzamik yönü daha da güçleniyor London’ ın, hatta o genel kabul gören yumuşacık balzamik kokulardan birine dönüşüyor. Artık yeterince dinlenen tütsülü baharatları ile Serge Noire’ vari şöminelik cilalı ahşaplar (zararlıdır aslında) bütünleşiyor. Gövdede şişerek oluşan; tatlı reçineler ve laden bazlı fazlaca plastik amber akoru ile mevzu bahis baharatların kesişimi ile de London’ ın balzamik yönü oluşmuş oluyor. Buradaki yapı oldukça fenolsü, hatta kokladıysanız; sıkma (çakma) kehribar tesbihlerin buhar ya da farklı bir kaynakla ısı ile reaksiyonu durumundaki koku salınımı ile oldukça benzer ki, fenol kokusunun da bizzat kendisidir bu durum.
Evet, London; oryantal baharat cümbüşüyle, hayvansal miskli plastik ve kösele derisiyle ve tatlı balzamik yönüyle alışılagelmiş Tom Ford çizgisinin oldukça dışında bir Tom Ford, hatta benim en beğendiğim Tom Ford. Bahsettiğim balzamik profilin içinde tatlı vanilya, tütün, sandal gibi “soyutça” izler bulmuş olsam da, yazıyı sulandırmamak için bunlardan bahsetmek istememiştim. İlk yarım saati mi yoksa balzamik yönü mü derseniz; ben açılışını daha çok beğendim galiba. Uzun süre aç ve susuz kaldığınızda ağızda oluşan tat ve kokuyu, o dil ve çene etrafındaki yapışma hissini anımsatıyor, hatta plastik yönü; uzun süre tekrar tekrar doldurulup, kafaya dikerek kullanılan 1.5’ luk pet şişenin ağız kısmında oluşan misk kokusu ile de bağdaşıyor aklımda. Bu son yazdığımı umarım kimse tecrübe etmek zorunda kalmaz, ben öğrenci iken mecburi tecrübe etmiştim galiba. Bu arada London aşırı derecede ağız kurutan bir koku, her denememde en az 2 Litre falan su içtim. Deneyecek olanlar hazırlıklarını da yapsın derim. Farklı yorumlara baktığımda London’ ı Londra Metrosu ile bağdaştıranlar olmuş. Harika yakalamış bence, Londra’ da bulunmadım, fakat yaz aylarında Tramvay ve Metro ile ulaşımı fazlaca kullandım. Özellikle Ankara’ daki Batıkent - OSB Törekent metrosunu ilk yapıldığı yıllar kullandıysanız, London’ da benzer izler görmeniz de gayet mümkün.
Tom Ford London kimine göre firmanın gizli kalmış hakettiği değeri bulmayan bir ürünü.Kimyon çok olan ürünler odun ile iyi gider ebnce ve turunçgil de eklense odun turunçgil parfümü Tom Ford Grey Vetiver gibi güzel olabilir. Kimyon pek ne bileyim çok sevdiğim bir notadeğil tek başına. Kimyon paçada falan çok severim ama parfüm olarak tek başına pek sevmiyorum şu an. Yardımcı kokularla güzel işler çıkabilir dediğim gibi.