Le Galion Sortilege Vintage
Tozlu, pudralı, sabunsu tertemiz bir çiçek buketi ile esintili, bol aldehitli bir başlangıç yapıyor. Aldehit tabanına dahil; hafif tatlı bir gül suyu ve şeffaf meyve hissi yaratan melankolikçe bir süsen gölgesi de izleyebiliyoruz. Genel aldehit yapısı fazlasıyla Eski No 5 benzeri Sortilege’ in, hatta direkt olarak o ekolden geliyor. Gülün sıcak tatlı misksi yönü ile yumuşacık, pamuk şeker kıvamında soyutça sıcak bir tatlılık var ki pek keyifli.
Pudralı aldehit düzlemindeki sabun hissi artarken tabanda kremalı, hafif civetsi kirlilikte nefis bir misk düzlemi oluşuyor. Bahsettiğim misk düzlemi üzerinde samansı, buruk papatya izleri var, ki Miss Dior’ daki fazlaca beğendiğim kuru deri akorunun anımsamalarını da yapabiliyor bu birliktelik. Kurumada çöken aldehit buketinin içinden sıyrılan bakır tel kirliliğinde sakızsı yasemin, yine Ysl Opium üzerinden bahsettiğim sandal dumanı, ve yine az önce bahsettiğim misk düzlemi hafif benzoin sıcaklığında bir araya gelerek güzelce bir odunsu vanilya akoru oluşturuyor. Yine Vanilya’ da Eski No 5 ve Baghari(Güncel)’ de olduğu gibi kremalı ve sakızsı, dolgun, ve hala aldehidik. Diplerde civet-meseyosunu işbirliği tarzı yine No 5’ de olduğu gibi Chypre yönler de bazen görebilmek mümkün, ama belli belirsiz. Yine de koku genelinde genel bir meşeyosunu-civet hissi olduğunu söyleyebilirim Sortilege’ de.
Sortilege, No 5 den izler taşıyan, hatta neredeyse aynı izleri taşıyan güzel bir koleksiyonluk. No 5 kadar derin nüanslar barındırmasa da; ekolü en güzel ve en minimalize şekilde temsil eden üyelerden. Ayrıca; zamana direnip bugünlere gelebilmiş şişeleri ile de zaman makinesi vasfı da taşıyor; hatta sizi sadece şişesiyle bile alıp 40’ lara olmasa da en azından geçmişte bir yerlere götürüyor. Bundan dolayı ben de güzel şişesinin fotoğrafını çekmiş bulundum. Sortilege bana şişesi ile; babannemle çocukken misafirliğe gittiğim evlerdeki koyu yeşil kristal vazoları ve anlamsız bir şekilde kabak tatlısını çağrıştırıyor. Kokusu değil, şişesi. Gerçi benzer bulguları No 5 ve Baghari ile de yaşıyorum. Tuhaftır ki aralarında Baghariden hoşlanmıyorum sadece. Kabak tatlısını da babannem ve askeriye dışında hiçbir yerde yemedim bu arada. Teşekkürler Sortilege.
Tozlu, pudralı, sabunsu tertemiz bir çiçek buketi ile esintili, bol aldehitli bir başlangıç yapıyor. Aldehit tabanına dahil; hafif tatlı bir gül suyu ve şeffaf meyve hissi yaratan melankolikçe bir süsen gölgesi de izleyebiliyoruz. Genel aldehit yapısı fazlasıyla Eski No 5 benzeri Sortilege’ in, hatta direkt olarak o ekolden geliyor. Gülün sıcak tatlı misksi yönü ile yumuşacık, pamuk şeker kıvamında soyutça sıcak bir tatlılık var ki pek keyifli.
Pudralı aldehit düzlemindeki sabun hissi artarken tabanda kremalı, hafif civetsi kirlilikte nefis bir misk düzlemi oluşuyor. Bahsettiğim misk düzlemi üzerinde samansı, buruk papatya izleri var, ki Miss Dior’ daki fazlaca beğendiğim kuru deri akorunun anımsamalarını da yapabiliyor bu birliktelik. Kurumada çöken aldehit buketinin içinden sıyrılan bakır tel kirliliğinde sakızsı yasemin, yine Ysl Opium üzerinden bahsettiğim sandal dumanı, ve yine az önce bahsettiğim misk düzlemi hafif benzoin sıcaklığında bir araya gelerek güzelce bir odunsu vanilya akoru oluşturuyor. Yine Vanilya’ da Eski No 5 ve Baghari(Güncel)’ de olduğu gibi kremalı ve sakızsı, dolgun, ve hala aldehidik. Diplerde civet-meseyosunu işbirliği tarzı yine No 5’ de olduğu gibi Chypre yönler de bazen görebilmek mümkün, ama belli belirsiz. Yine de koku genelinde genel bir meşeyosunu-civet hissi olduğunu söyleyebilirim Sortilege’ de.
Sortilege, No 5 den izler taşıyan, hatta neredeyse aynı izleri taşıyan güzel bir koleksiyonluk. No 5 kadar derin nüanslar barındırmasa da; ekolü en güzel ve en minimalize şekilde temsil eden üyelerden. Ayrıca; zamana direnip bugünlere gelebilmiş şişeleri ile de zaman makinesi vasfı da taşıyor; hatta sizi sadece şişesiyle bile alıp 40’ lara olmasa da en azından geçmişte bir yerlere götürüyor. Bundan dolayı ben de güzel şişesinin fotoğrafını çekmiş bulundum. Sortilege bana şişesi ile; babannemle çocukken misafirliğe gittiğim evlerdeki koyu yeşil kristal vazoları ve anlamsız bir şekilde kabak tatlısını çağrıştırıyor. Kokusu değil, şişesi. Gerçi benzer bulguları No 5 ve Baghari ile de yaşıyorum. Tuhaftır ki aralarında Baghariden hoşlanmıyorum sadece. Kabak tatlısını da babannem ve askeriye dışında hiçbir yerde yemedim bu arada. Teşekkürler Sortilege.