Je Suis un Homme - Etat Libre d'Orange - for men / erkekler için - 2006

Üstte Napolyon vahşi bir ata veya boğaya binip rodeo, binici eğiticiliği yapıyor gibi resmedilmiş.. Testosterone ise, Testesteron denilen güç hormonu ve erkeklerde genelde daha çok var..


Je Suis un Homme - Etat Libre d'Orange - for men / erkekler için - 2006

Parfümün tanıtım resimlerinden biri parfümün erkekliğe, maçoluğa vurgusuna dikkat çekmek için erkeklik organı şeklini anımsatan silah ucu yapılmış. Bunu önceden uyarıyorum en altlarda vereceğim resimini.. Parfüm Napolyonun kullandığı kolonyadan esinlenilerek yapılmış, Altta bilgisi var.. Hele de savaşlardan önce sürermiş..

Je Suis ilk duyunca onların Hz.İsa için kullandıkları Jesus ( Saint Jesus) aklıma geldi ( Fransızca : Jésus ). "Je" ve "Suis" ler ayrı ayrı da "ben" demekmiş. Aklıma "ben" derken Hz.İsa benliğime girdi anlayışı (yani anlayışını aklıma, fikrime sokmak anlamında dedim), mantığı mı demek istiyorlar ve kelime ordan mı türemiş, şöyle bir beyin jimnastiği yaptım.. Araştıracağım bir ara netten inşallah..



Napolyon Bonapart ( Asıl adı ‘Napoleon di Buonaparte’ ) hayran olduğum bir kişiliktir. Aslında o da bir emperyalist maalesef ve Türklerle, Osmanlı ile savaşıyor Mısır Seferi var.. Türkler için şu sözü de söylemiştir, Teşekkür ediyoruz, Allah rahmet eylesin dileriz :

'' İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler. - Napoléon Bonaparte .

Napolyon aslında İtalyan asıllı biri imiş ve Fransa'ya yerleşmişler ve okumuş.. Napoleon Buonaparte komutasındaki Fransız ordusu ile Sömürgeci İngiliz ordusu arasındaki gemi savaşları tekrar da izlesem hep Napolyon'un kazanmasını istememle izlerim.. Bilmiyorum yenileceğini her defasında biliyorum ama ne bileyim .. İngilizler Napolyonu yakalamış hapsetmiş ama Napoleon'un adamları kaçırmıştır. Napolyon'u ve ünlü Waterloo savaşında kahramanca savaşan "Napolyon'un Fransız askerlerine" rağmen İngilizler yenmiş ve bu sefer çok ıssız pek çok adalarından birine esir etmişlerdir Napoleon Buonaparte'yi, İmparatoru.. Bu arada Fransızlar'da sömürgeci idi belki dediğim gibi ama daha sömürgeci İngilizlerle savaşmaları hoşuma gidiyor.. Adada kumar borçları olan bir Napolyon'a yakın kişinin Napoleon Buonaparte'ye şarap sunacak kadar yakın olduğu ve ona arsenikli şarap verdiği düşünülmektedir. Mezarı taşınırken açılıyor bir durum oluyor veya taşındığı yerdeyken açılıyor ve cesedinin çürümediği görülüyor.. Bu İslam tarihinde '' Gül Baba '' denilen ve Balkanlarda Evliya olan ve ordaki Histiyan kişilerinde kendi inancına göre Aziz (Saint) ilan ettiği bir OSmanlı Türk büyüğümüz mezarı açılmış ve cesedinin çürümediği görülmüştür.. Napolyon ermiş, Aziz mi bilemem ama şu bilimsel gerçek var Arsenik zehirlenmelerinde ceset oldukça bir süre çürümesi gecikmektedir.. Fransız hükümeti ne hikmetse sonuçları açıklamıyor veya açıkladı biz, ben bilmiyoruz, bilmiyorum..

Napoleon di Buonaparte 24 yaşında general olmuştur. Zor şartlar büyük adamlar çıkartır denir. Fransız ayaklanmasında destekleri olmuş ve Tulon kuşatmasında onun fikri ile İngilizler Limandan ve kuşatmadan çekilmiştir.. Bunun filmi de çok zevklidir tavsiye ederim.. Hele Fransız ile İngiliz Donanması savaşları da, eski devirler ve şimdi de savaşlar zordur.. Gemiler karşılıklı gelir ve gemildeki topların da uzun menzilli olması gerekmektedir kimi de yakın mesafeli olabilir. Bakır kaplı geminin topları yüksek seslerle patlar ve kimi top gülleleri güvertede, gemi içinde patlar.. Gemi ve top güvertesi kan olur yaralanan, vefat eden askerlerin kanları ile ve kandan dolayı diğer askerler kaymasınlar diye kum dökülür yerlere.. Şu savaş ne garip, insanlar neyi paylaşamıyorlar ama hayat böyle işte.. Hakkımızda hayırlısı inşallah ..

Napolyonu bir savaşı üç şey kazandırır ''Para, para, para'' sözü çok meşhurdur ve elini ceketi içine koyması da meşhurdur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de böyle pozu vardır. Napolyon niye elini giysisinin gögüsden içeri sokuyor sorusuna ise kimi para arıyor derler şaka olarak .. Hem gençliğinde hem daha olgun yaşında resim verelim. Eskdiden beri böyleymiş demek Napolyon .. :


Evet parfüme gelecek olursak Napoleon di Buonaparte ''Ben bir adamım, erkeğim'' diyerek bir kolonyo dökermiş ve bu kolonya koku notlarından esinlenilerek şu an konumuz olan parfüm yaratılmış..

Netten bilgi verelim : ''
Napolyon savaşmaya başlamadan önce onunla kendisine özel kolonyasını püskürtür; ve dediği (Ben bir erkeğim) olan ''Je suis un Homme '' isminin kalbini canlandıran Kolonya koku notalarının yeniden yorumlanmasıdır. Muhafızları toplayıp, Korsika çalılıklarının arasında bir yerde - bir Mersin notası üzerinde - ve Rusya'dan bir sığınak için fırtına hazırlamaya hazırlanan Narenciye ve Bergamot top, üst notları. Huş ağacı ve Konyak, Deri, bot ve kemer kokusunu uyandırır. Ücret acele ve emperyal olacak… kaba ve hazır bir şekilde! Enerjik ve açık bir şekilde, bir erkek olan Je suis un Homme (Ben bir erkeğim), erkeklerin kendilerini ve erkeklik yanlarını üstlenerek, tersine dönme rollerinden korkmadan saldırganı başlatmaya hazır olan erkekleri temsil eder.

Kompozisyon: Bergamot, portakal, limon, myrte, tarçın, karanfil, konyak, deri, paçuli, hayvan notaları ...

Bu koku için burun Antoine Lie . Je Suis un Homme 2006 yılında başlatıldı.

Parfüm değerlendirmesi: 4.01 üzerinden 5 ile 196 oy. ''


Parfüm çok güzel başladı altta vereceğim, Şimdiden yorumumu yapayım bu parfümü zayıf buldum beklediğim kadarı ile ha gene de idare eder, edebilir, sılaj ve ömür.. Bence Portakal yağı ve diğer Turunçgiller daha bol olsa ve deri gene bollaştırılabilir ama eskiye oranla daha düşük tutulabilir diğer kokulara göre oranı.. Bu arada 5 Fold (5 beş kez distile, filtre) Portakal yağı denedim aşık oldum ki doğal safı da güzel.. Çok güzel malzemeler var aslında ve parfüm evlerinin kimi maalesef ticari kaygılara, ucuza kaçıyor..

Parfümün kokusu bir harika.. Reçineler hissediyorum parfümde ilk başlarda.. Ben bu parfümü çok eskiden, Portakalı bol diye düşünüyordum hele de isimdeki Orange'ı parfümün markasının sanıyordum modelinin değil. Gene Portakalımsı kokusu var ama deri baskın ilk başta aslında çok da değil (Portakal açıklanmamış sadece Acı portakal açıklanmış).. Parfümde çok olmamakla beraber pudralılık var ve 7-8.saatte de kıyafette hissedilebiliyor pudralılık.. Açıklanmamış ama Konyak dışında tatlı bir koku notası olabilir parfümde belki Laden reçinesi ama çok da bir tatlılık yok parfümde.. Her parfümde Laden arar oldum .. Bu arada bence bu parfümün başrol oyuncularıdan biri Huş ağacı ( Zift ağacı ). Zift ağacı kokusu rengi siyahımsı akışkan sıvıdır ve ekmek üzerindeki yanık yer gibi o vari kokusu vardır, tatlı hafif karanlık değişik bir koku notası.. Konusu açılmıştı ben de oraya yazacağım inşallah arkadaşlar .. Bu arada karanfil baharatı çok keskin değil parfümde veya az kullanılmış ve tarçın tırmalıyıcı değil parfümde.. İlerileri de yumuşak zaten altta yazdımm..

Parfumu Armani Pour Homme ilk modeline, eskiye benzetmişler ki bana da başları benzer geldi ama bu daha doğal oldukça hem de daha doğal.. Aslında birebir benzer değil, çağrıştırıyor diyelim.. Deri hayvansallık kokusu azaldı 1 saate gelirken tende.. Parfüm baba meşeyosunu parfümlerindeki(Bandit Robert Piguet for women, Knize Knize Ten, Aramis Aramis for men, vesaire..) deri benzerliği yüzünden sanki onlar gibi devam edecek gibi his uyandırıyor insanda ama devreye Turunçgiller giriyor. Çok ilginç bir deneyim bu parfüm.. İlk başlarda o kadar Meşeyosunu hissedemedim ama hani çok belli olmadan kullanılmış olabilir düşünceesi oluşuyor bende hele ileriki safhalardaki o Meşeyosunumsu tatlılığı kokladıkça..

Tende ve kıyafette başlangıçta biraz acımsı bir koku var. Parfümün eksik yanını söyleyeyim mi? Yukarıda da dediğim gibi parfüme bence Turunçgiller az geliyor. Basacaktı 10 ml 5 fol( 5 kez filtfe, distile) portakal yağını diğer Turunçgillerin yanına, o zaman manyak parfüm olurdu.. Normal saf doğal portakal yağına da razıyız.. Bir ticari kazanç için bir hayırlı işi yaptın mı çok iyi yapacaksın, çabalayacaksın.. O kadar tanıtım, emek izinler hep boşa gitmiş olur. Tekrar toparlanmak belki kolaydır ama ilk başta işi sağlam yapmak daha iyi bence.. Bazen ikinci bir şans olmayabilir ..

1 buçuk saat öncesi ve sonrası parfüm tende ekşidi kısmen dediğim gibi.. Acıportakalın da etkisi olabilir ve Tarçın ile karanfil bahartının. Baharatlar özellikle ve paçuli çok ön plana çıkmayacak şekilde parfümde konumlandırılmış.. PArfüm yazlık mı kışlık mı derseniz yazın kullaılacakse serin akşamlar diyorum ve diğer serince, serin havalarda olabilir..

Sentetikliğe ise parfümde ben rastlamadım. Sentetiklik olduğunu söyleyen var ama ben şimdiki denemelerimde rastlamadım henüz..

İlk başlarda Zift ağacı da uzun süre hissedildi Konyak tatlılığı da sanırım.. 5.ve7.saatlerde sanki hani Meşeyosunu mu koymuşlar dedirtti bana parfüm.. 7.saatte tende ekşimsi koku devam ediyor, ekşimsi turunçgiller belli belirsiz ve deri.. Kıyafette güzel bir keskinlik ve diğer Zift ağacı(Huş Ağacı) dahil diğer tatlımsı kokular yumuşadı.. Kokunun kıyafette sonraki uzunca kalan hali de başları gibi bir harika.. Gerçi bu koku ortalardan sonra uzunca süredir devam eden bir koku üç aşağı beş yukarı.. Parfüm bence alınabilir ve denenmeden alınmamalı derim her parfümde olduğu gibi..

Netten alıntı : '' Tilda Swinton Like This Etat Libre d'Orange for women netten yorumculardan alıntı açıklamalar kısaca

ve Etat Libre d'Orange firması açıklamalar netten.. Kaynak :http://www.alwaysfashion.com/tr/news/2103/nis-parfumler

Niş parfüm deyince akla gelen ilk markalardan biri olan Etat Libre d’Orange, 2006 yılında Etienne de Swardt tarafından kurulduğundan beridir orijinal esanslarıyla parfüm tutkunlarını şaşırtıyor. Sahip olduğu aykırı duruşun eşliğinde kışkırtıcı, yıkıcı ve çarpıcı kokular kullanmayı tercih eden niş parfüm markası, birbirinden ilginç ilham noktalarıyla sıra dışı bir koku deneyimi sunarken farklılıktan keyif alan kadın ve erkeklerin ilgi alanına girme konusunda yüksek bir performans sergiliyor.

Her şişenin içine birer damla Paris ekleyerek sıradanlığa meydan okuyan ve yenilikçi yüzüyle dikkat çeken Etat Libre d’Orange’ın en ünlü parfümleri arasında “Like This” geliyor. Adını Mevlana Celaleddin Rumi’nin yazdığı “Her kim bilmek isterse “ruh” nedir, Yahut “Tanırının mis kokusu” ne demektir, Başını ona doğru eğ, Yüzünü yakın tut orada, Bunun gibi…” dizelerinden alan parfüm, ünlü oyuncu Tilda Swinton ile Etienne de Swardt’ın işbirliğinden doğuyor. İçindeki turunçgil ve çiçek notalarıyla mutlu anıları ve en saf duyguları hatırlatan Like This, Tilda Swinton’ın bu en sevdiği şiir ile kendini buluyor.

Etienne de Swardt'in çocukluğunun geçtiği Güney Afrika'dan izler taşıyan The Afternoon of a Faun parfüm, Napolyon’un savaş alanına çıkmadan önce sıktığı kolonyadan ilham alarak tasarlanan Je Suis un Homme ve tamamen duyusal bir fantezi dünyası kurduran Putain des Palaces, markanın diğer ilgi çekici parfümlerinden…



Tilda Swinton Like This Etat Libre d'Orange for women - 2010
Portakallı zencefili bol bir ekmek kokusu gibiymiş. Açılıştaki parlak Portakal, MAndalinanın yapaysılığından ve sonlarda ortaay çıkan derinin de plastiğimsiğinden bahsediliyor.. Ölmez otu ve balkabağı(orta notalardan sonra) kokusu olduğu söyleniyor. Tekdüze bir parfümmüş ki benim için sorun yok ve severim böyle parfümleri. Zencefili odunsu denmiş oraya takıldım.. Baharatlı tatlı keklere de benziyormuş.. Sonlarda baskın tütsü varmış..


Mevlana'nın ''Bunun gibi'' (=Like This) şiiri ( Tilda Swinton Like This parfümüne ilham olmuş şiir ve bu belirtilmiş.. En altta parfümün netten açıklaamsı var yalınca)
Kaynak : http://turkey-info.ru/forum/kulturu-tarihi/topic1702082.html

BUNUN GİBİ

Her kim sorarsa sana
bütün cinsel isteklerimizin
kusursuz tatmininin
neye benzediğini, kaldır yüzünü
ve de ki,

Bunun gibi.

Eger birisi dile getirirse gece gökyüzünün
zarifliğini, dama tırman
ve danset ve de ki,

Bunun gibi.

Her kim bilmek isterse “ruh” nedir,
yahut “Tanrının Mis Kokusu” ne demektir,
başını ona doğru ey.
Yüzünü yakın tut orada

Bunun gibi.

Birisi tekrar ederse eski şiirsel imaji
bulutların ayın örtüsünü nasıl yavaşça kaldırdığına dair,
yavaşça gevşet kaftanının iplerini
düğüm düğüm

Bunun gibi.

Her kim merak ederse İsa’nın ölüyü nasıl dirilttiğini,
Mucizeyi açıklamaya çalışma.
Öp beni dudaklarımdan

Bunun gibi. Bunun gibi.

Sorarsa birisi “aşk için ölmek,”
ne demektir diye, burayı
işaret et.

Boyumun ne kadar olduğunu sorarsa birisi, çat kaşlarını
ve parmaklarınla ölç boşluğu
alnının üstündeki kırışıklıkların arasındaki

Bukadar uzun.

Bu ruh bazen canı bırakır, bazen de geri gelir.
birisi buna inanmıyorsa,
evime geri yürü

Bunun gibi.

Aşıklar inlediği zaman
bizim masalımızı söylüyorlar

Bunun gibi.

Ben ruhların yaşadığı bir semayım.
esinti bir sır söylerken,
bu derinleşen maviliğe bak

Bunun gibi.

Birisi sorduğu zaman ne yapmak gerektiğini,
onun elinde bir mum yak,

Bunun gibi.

Yusuf’un kokusu Yakub’a nasıl geldi?

Huuuuuuu.

Yakub’un gözleri tekrar nasıl gördü?

Huuuuuuu.

Biraz merak göz arındırır

Bunun gibi.

Şems Tebriz’den geri gelince,
koyacak başını kapının kenarından hemen
bizi şaşırtmak için

Bunun gibi.


- Rumi ( Mevlana Celaleddini Rumi )

Türkçeye Çeviren: Vehbi Taşar

Genişletmek için tıkla ...

''Je Suis un Homme Etat Libre d'Orange for men'' in Fransızcadan çevirisi haha : '' Ben Portakallı erkekler için özgür bir devlet adamıyım '' . Etat Libre d'Orange ise '' Özğür Turuncu durum '' demek..

'' LA LIBERTE A SON PARFUM '' FRANSIZCA'DAN ÇEVİRİSİ '' ÖZĞÜRLÜĞÜNÜN KOKUSU VARDIR '' resimde yazdıkları yazı. Tablonun asıl isimi '' HALKA YOL GÖSTEREN ÖZGÜRLÜK '' olarak bilinmektedir.. 1789 daki Fransa ihtilalinden sonra 1830 yılındaki diğer 2.Fransız ihtilalini anlatsa da 1.si içinde sanırım sembolü olmuştur.. Bu resim Etat Libre d'Orange parfüm firmasının sitesinde arkadaşlar..


Bu üstteki yağlı boya resim Fransız devriminin sembollerindendir demiştik. Bilgi verelim netten ve resimi verelim :

Fransız Ihtilalini Anlatan Tablo ?
Fransız devrimini anlatan tablo dersek aklımıza gelen belki de ilk sanat eseridir . Mutlaka bir yerlerde görmüşsünüzdür ”Halka yol gösteren özgürlük” isimli tabloyu.Ve Yüz kişiye sorsak belki 98 i tablonun fransız ihtilalini anlattığını söyleyecektir. kadının elindeki fransız bayrağı. Ellerinde silah niyetine ,kılıç ,tabanca,tüfek ne bulmuşlarsa onunla hararetle mücadele eden değişik sınıflardan insanlar.

Aslında Tabloda Anlatılan, İkinci Fransız Devrimi Miydi?
Fransız İhtilalini çağrıştıran, izleyiciye Fransız ihtilalinden bir sahne gibi gelen bu eser aslında bildiğimiz 1789 tarihli Fransız ihtilalinin epey sonrasında, Bu olaydan tam 41 yıl sonra . 1830 yılındaki Temmuz Devrimi’ni (İkinci Fransız Devrimi olarak da adlandırılır) konu almaktadır. 1830 tarihinde ayaklanan Paris halkı Fransız Kralı X. Charles’ı devirip yerine kuzeni Louis-Philippe’in çıkmasını sağlamıştı.

https://www.arthipo.com/artblog/unlu-klasik-tablolar/fransiz-ihtilalini-anlatan-tablo.html

Genişletmek için tıkla ...

Evet arkadaşlar sıra geldi şu ucunu erkeklik organına benzettiğim bu parfümün tanıtım logosuna. :


Hatalarımız affola inşallah .. İyi, güzel, hoş günler, kokular, parfümler arkadaşlar.. İyi günler..